Müziği İnternet’te keşfedin

Radyoları seviyoruz. CD’lere zaten bayılıyoruz. Kasetin modası geçti ama o da fena değil. Plaklara pek yaşımız tutmuyor gerçi. Ama İnternet’e yaşımız pek fena tutuyor, üstelik doğru kullanmayı bilirsek müzik için sonsuz bir kaynak.

Hemen heves etmeyin, burada “şuradan çok kıyak mp3’ler download edebilirsiniz” deyip Rus siteleri filan saymayacağız. Yasalara saygımız tam. İnternet’in sefasını sürmek için illa mp3 download etmek de gerekmiyor. Elimizin altında sayısız kaynak var. Haberi olmayanlar için listelemesi bizden... (Resimlerde internet keşifleri Lily Allen, Sandi Thom, Arctic Monkeys, Gnarls Barkley ve Panic! At the Disco)

Pandora: Pandora, bildiğiniz beleş müzik çalıyor. Daha ilk bakışta sıradan bir radyo olmadığı anlaşılıyor, “aç dinle” kadar basit değil işler. Üye olmak lazım, ufak bir çaba göstermek lazım. Ancak sonuca fazlasıyla değiyor, yalnız dikkatli olun, pek fena bağımlısı oluyorsunuz.

Pandora, bir müzik tavsiye makinesi. Zaten açtığınız gibi sizden kendisini yönlendirmenizi istiyor. Sevdiğiniz gruplardan, şarkılardan bir kısmını yazınca “ben çözdüm seni” diye ukalalığa başlıyor ama çalmaya başladığı şarkıların tam da kafa denginiz olduğunu görünce Pandora’dan özür dileyesiniz geliyor. Pandora, yazdıklarınıza göre bir radyo kanalı hazırlıyor ve sizi yazdığınız türe benzeyen ünlü ünsüz yeni şarkılarla buluşturuyor. Tam performansla çalışması için şarkıları bir süre “bunu sevdim”, “çalma bir daha bunu bana” şeklinde oylamalısınız. Üstelik “neden bunu çaldın” sorusu da cevapsız kalmıyor, hemen hangi kriterle göre sizin şarkınızla kendi şarkısını eşleştirdiğini, gayet kibar bir dille açıklıyor. Pandora, iyi niyetli, kibar, bir o kadar da zeki arkadaşımız. Eşleştirmeleri büyük oranda çok başarılı çıkıyor. Biz Pandora’yı bir keşif aracı şeklinde yoğun olarak kullanıyoruz. Başkalarının radyolarını dinlemeye ve sınırsız miktarda radyo yaratmaya da izin veriyor. Tek problem, telif problemleri sebebiyle istediğiniz şarkıyı, istediğiniz an dinleyememeniz.

Last.fm: Last.fm de bir nevi radyo. İndirdiğiniz programla kimleri kaçar kere dinlediğinizin istatistiklerini tutuyor. Sonra bunları ele güne gösteriyor. Yani sonra “aa ben bunu dinlemedim ki” diye kıvıracaksanız baştan dinlemeyin, kimseyi inandıramazsınız. Üstelik bir süre sonra kartvizit basıp Last.fm sayfanızı herkeslere duyurmak isteyecek kadar bağımlı olabiliyorsunuz, ekstra dikkatli olmak gerek. Tabii ki o da size tavsiyelerde bulunuyor, benzer zevkleri paylaştığınız üyelerle buluşturuyor, sosyal bir ortam da kuruyor bir bakıma. Ülkelere göre popüler müzikleri araştırmak, bir grubun hayranlarını başka hangi grubu en çok dinlediğini öğrenmek, sevdiğiniz grubun en çok dinlenen şarkısı hangisi gibi konuları irdelemek gibi zevkleriniz varsa Last.fm tam size göre.

Blogmusik: Bu da bir İnternet radyosu. iPod şeklinde tasarlanmış mp3 çalan bir flash arayüzü var. Aslında radio.blog.club adlı bir sitenin arşivini daha şık olarak sunuyor. İşin güzel tarafı, Pandora’da eksik olan “istediğin şarkıyı istediğin zaman dinleme” fonksiyonu Blogmusik’de mevcut. Aslında Blogmusik’de sadece bu mevcut. Zaten daha ne olsun. Şarkıların ön yükleme süreleri oldukça kısa ama kaliteleri sizi üzecek gibi düşük değil. Canlı versiyonlar, miksler, cover’lar gibi seçenekler sunması da ayrı güzel yanı.
MySpace: Yakın zamanda yarım milyar dolara satılan MySpace’in asıl amacı tabii ki müzik dinlemek değil. Amacı, üyelere resim, müzik vesaire yükleyebilecekleri, kendi siteleri gibi kullanabilecekleri bir alan vermek, isminden de belli olduğu üzere. Hoş bir müzik ekleme modülü var. E haliyle üyeler de bunu kullanıyor. 80 milyon üyeli, aylık 11 milyar sayfa gösteren sitede hayat boyu tüketemeyeceğiniz kadar müzik var. Bunların bir kısmı, bizim gibi normal üyelerin beğendikleri artistlerin şarkılarıyken, bir kısmı da amatör ve profesyonel grupların kendi şarkıları ve MySpace’de bu keşfedilmeyi bekleyen – çoktan keşfedilmiş şarkıların sayısı giderek artıyor. Zaten düşünebileceğiniz her grubun, her şarkıcının burada bir sayfası var. Listenize ekleyin, en son yükledikleri şarkıları dinleyin, arkadaş listeleri arasında sekerek dolaşın, yepyeni müzikler keşfedin.

PureVolume: PureVolume, bir anlamda sohbet ve muhabbet fonksiyonu olmayan bir MySpace. Amaç sadece keşfedilmemiş grupların kendilerini göstermeleri. Haliyle daha bilinmeyen kaliteli müzikleri burada dinleyebilirsiniz. Tam anlamıyla bir keşif merkezi, bir “ben demiştim”ciler cenneti. Zaten prodüktörler de yavaş yavaş burada keşfe çıkmaya başladı. PureVolume sayesinde keşfedilen grupların şimdilik en ünlüsü Panic! At the Disco.

Epitonic: Önceden bir elektronik müzik mabedi işlevi gören site, açılıp kapandıktan sonra, indie’ye daha çok yer vermeye başladı. İyi de oldu, nefis bir radyosu, tanınmış ve tanınmamış artistlerden oluşan devasa bir arşivi var ve eğer her gün Epitonic’e girip bir grup inceleseniz, iki ay içinde mükemmel müzik dağarcığınızla bütün arkadaşlarınızı etkilemeye başlayabilirsiniz. “Bunu seven bunu da sevdi” işlevini, neredeyse en sıkı dostumuz kadar kendimize yakın hissediyoruz. Başlamak için sadece üye olmanız gerekiyor.

Modern Rok Hamlesi: Gelelim bizden sitelere. Türkçe kaliteli müzik içeriği takip etmek için uygun birkaç blog var. Modern Rok Hamlesi de bunlardan biri. Hafif ukala, fazlaca alternatif eğilimli bir yanları olmakla beraber bu blogger’lar gerçekten de müziklerini biliyorlar. Duymadığımız bir sürü gruptan onlar sayesinde haberimiz oldu ama eminiz onlar da bizim bildiğimiz bir sürü grubu duymamışlardır!

The Modern Way: İşte açık ara en sevdiğimiz müzik blog’u. Kalabalık bir blogger tayfasının ortak eseri olduğundan post’lar sürekli taze. Üstelik bu yazar kadrosu, ağzının tadını da gayet iyi biliyor. En iyi taraflarından biri ise, aralarında gayet samimi bir muhabbet halinde olmaları, okurken tanıdık bir arkadaş ortamında gibi hissediyorsunuz. Bahsettikleri müziklerden örneklere link veriyor olmaları da, boşa konuşmadıklarını gösteriyor. Sloganları da çok havalı: “Indie is what i need!!”

e! mondo del blog: Biraz kişisel sayıklama, biraz link, biraz örnek mp3’ler ve bolca alternatif. Grup tasvirleri bazen biraz ağdalı, cümleler biraz edebi. Ancak diğerleri gibi keşif için arada sık kullanılanlarınızda bulunması faideli bir eser.