GENÇ OGRETMEN
ANASAYFA
İLETİŞİM
ONLiNE DERSANE
KARİYER
EGİTİM
KULTUR-SANAT
HOBi
SPOR
GEZi
MUZiK
SAĞLIK
YAŞAM
TEKNOLOJi
SİNEMA
=> Slumdog Millionaire
=> 2009 Oscar Töreni
=> Yeni nesil Türk sineması: Reha Erdem
=> !f Film Festivali 2009
=> Sıradaki: Brad Pitt
=> Film Sözlüğü: Sequel, prequel, interquel, midquel
KiTAP
ALTERNATiF TIP
EGLENCE
OYUNLAR
ARŞİV
GÖRÜŞ KABİNİ
TOPLiST
DiNi YAZILAR

Ekol Hoca Din dersi Matematik Nişanlık Modelleri
!f Film Festivali 2009

!f Film Festivali 2009

!f Film Festivali 2009Sekizinci AFM Uluslararası Film Festivali bu sene 12 - 22 Şubat arasında İstanbul’da, Ankara ayağı ise 1 - 11 Mart arasında sinemaseverlerle buluşuyor. Birbirinden ilginç konseptleriyle her tada uygun bağımsız fimleriyle ve de uygun bilet fiyatlarıyla kaçırılmayacak fırsatlar sunuyor.

Bu sene ki kategorilerin ilki olan Keşif başlığı altında farklı ülkelerden 8 sıradışı film uluslararası jürinin ilham veren genç yönetmen ödülü için birbiriyle yarışacak. Bu filmler genelde denenmemiş sıradışı teknikler ve anlatım tarzları kullanılarak çekilmiş deneysel denilebilecek türdenler. İlk başta neler göze çarpıyor derseniz 21 yaşında Cannes’da kısa filmiyle ödül alan Antonio Campos imzalı Afterschool (Okul Çıkışı). Film sanal dünyanın oluşturduğu yeni gerçeklik konusunda da çarpıcı bir inceleme niteliğinde. Kanada yapımı Story of Jen (Jenin Öyküsü), ve Norveçten çıkagelen Cold Lunch (Soğuk Yemek) diğer göze çarpanlardan.

Hit filmler ise isminden de anlaşılabileceği gibi uluslararası ses getiren Toronto ve Sundance gibi prestijli festivallerde premierlerini yapmış beğenilen yapımları bir araya getiriyor. Slummdog Millionaire (Milyoner) Oscar adaylarından biri ve pek çok kişinin favorisi. Danny Boyle’un dönüş filmi olarak görülen Milyoner Hindistan’ın daracık kalabalık sokaklarında geçen sadece güçlülerin hayatta kaldığı bir hayatı anlatıyor. Bu kenar mahallelerde büyüyen iki kardeşin öyküsü iki saatlik uzun süresine rağmen sıkmadan seyirciyi sarıyor ve kendinizi acımasız ve bir o kadar da rengarenk bir dünyanın içinde buluveriyorsunuz. 2009 Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Yönetmen, En İyi Film ve Senaryo ödüllerini kapmış ve bir o kadar da Oscar alması beklenen bir başyapıt. Diğer sürprizlere bakarsak gerçek bir yüzyılın sanatsal suç öyküsü anlatan Man On The Wire (Teldeki Adam) ve Nick and Norah’s Infinite Playlist (Nick ve Norah’ın Bitmeyen Şarkıları) New York’un gece hayatını Nick ve Norah’nın gözünden anlatan ve bunu da karışık cd’ler üzerinden yapan kafasına göre takılan romantik bir film ve kaçırılmamalı.

Kuzey Işıkları bölümünde ise son iki yılın en iyi İskandinav filmlerini izleme şansı bulacaksınız. Seçenekler biraz sınırlı yalnız, çünkü bu kategoride sadece beş film var. The Man Who Loved Yngve (Yngve’yi Seven Adam) ele aldığı dönem açısından ilginç, 1989’da Berlin Duvarı yıkılma sürecindeyken geçiyor. The Cure, REM, Joy Division gibi dönem müziklerinin eşliğinde değişen bir dünyayı bir grup gencin yetişkin olma hikayesini anlatıyor.

!f Film Festivali 2009Karşı Sesler ise belgesel niteliğinde sayılabilecek klasik bir kategori aslında. Bu seneki müzik kısmında sözleriyle tarzlarıyla dünyada yeni alt kültürlere, siyasi duruşlara ve yaşam tarzlarına hayat vermiş müziklerin filmleri yer alıyor. “Erkekler Jüpitere daha da aptallaşmaya giderler, kızlar ise Mars’a rock yıldızı olmaya” cümlesiyle dikkatleri çeken Sonic Youth belgeseli Sleeping Nights Awake (Uykusuz Geceler), grubun 2006 Reno konserini yedi gencin kendi dijital kameralarıyla yansıttığı orjinal ve kar amacı taşımayan bir proje. Bu kategorinin iddialı yapımlarından biri.

Fantastik filmler kuşağında Japon mangaları, klasik animasyonlar, uçuk hikayelerin kahramanları beş filmle karşınıza geliyor. İlginç konusu ve stop-motion animasyon tekniği ile çekilen Edison & Leo 19. yüzyıl dünyasında geçen gotik, fantastik ve hüzünlü bir peri masalı niteliğinde. Göze çarpan başka bir filmde The Good, The Bad, The Weird (İyi, Kötü ve Çılgın) bizi 1930’lara Koreli kovboyların dünyasına götürüyor. Şimdiye dek Cannes , Toronto, Londra, gibi uluslararası festivallerde gösterilen film bu yıl içinde ülkemizde de gösterime girmesi merakla beklenen bir yapım.

!f Film Festivali 2009Tek Planda Dünya değindiği politik konularla festivalin çok yönlü yapısını tamamlıyor. Zaten bu bölümün mottosu da: “Dünya’yı tek planda görebilmek ruhani olarak, aydınlatıcı, politik olarak isyankar bir açılım sağlar.” Bu bölümde bir de Türk yapımı film mevcut: Close up Kurds (Yakın Plan Kürtler).

Amerika’nın Hollywood dışında bir yüzü daha olduğunu anlatmaya çalıştığı, Amerika’dan Yeniler bölümü el emeği göz nuru bağımsız filmlerden oluşuyor. Samimi bir tavırları var çünkü, filmlerde arkadaşlarını, anne babasını oynatan yönetmenler; çekimler için kredi kartıyla borçlananların emekleri mevcut bu kategoride. Bağımsız sinema dalında Avrupa’yla yarışa girdiklerinin de sinyallerini veriyorlar. Kaçırılmaması gerekenler arasında The Pleasure of Being Robbed (Soyulmanın Hazzı) ve Nights and Weekends (Geceler ve Hafta sonları) ilk göze takılanlardan. Soyulmanın Hazzı orjinal hikayesiyle soyulmayı bir hırsızın gözünden anlatıyor. Kalbi kırıklar, hayatın şaşırttıkları, hırsızlar ve yabancılar hepsi bu filmde.

Ünlü yönetmen David Lynch şöyle demiş: “Yaptığınız işi, yapma süreci için yapın.” Senden başla kuşağında beş farklı belgesel var. Filistin’deki hip hop’çılardan, Antartika’da ki deniz çobanlarına uzanan ödüllü belgeseller meraklılarına sunuluyor. Lynch Behind The Curtain ise (Lynch: Perdenin Arkasında) gerçek ismini saklayan birinin elinden çıkmış. BlackANDwhite isimli bu esrarengizin kim olduğu merak konusu ama hayranları onun üstadın kendisi David Lynch olduğunu iddia ediyor.

Gökkuşağı ise pembe bir dünyayı anlatıyor seyircilere. Farklılıklar ve farkındalıklar üzerine etkileyici ve ödüllü filmler, belgeseller sunuluyor. İran yapımı Be Like Others en dikkat çekenlerden.

!f Film Festivali 2009!f kült ile yeni bir geleneğin başlangıcına şahit oluyoruz bu sene. Dünyanın bugünkü hallerine söyleyecek sözü olan özel bir film arşivlerinden seçilerek sunuluyor burdaki eserler. İki film mevcut: 73 yapımı O Lucky Man (Ah Şanslı Adam) ve 75 yapımı Deep Red (Derin Kırmızı).

Son kısım ise nöbetçi filmlerden oluşuyor. 24 saat film anlayışı bu olsa gerek. Gece seanslarına konan huzursuz edici ve kesinlikle insanı uyanık tutacak filmlerle yarının kültlerini bugünden izleme fırsatı bulabileceksiniz. Bu kuşakta oldukça kanlı, dehşet dolu dakikalara rastlamak mümkün. Mesela All The Boys Love Mandy Lane ( Herkes Mandy Lane’nin Peşinde) gençlik komedisi olarak başlayıp kanlı kovalamacalara doğru yönelen soluksuz bir film Jonathan Levine’ın ilk çalışması.

!f festivali görüldüğü gibi bu sene de her zevke hitap edecek filmleriyle Şubat ayını ısıtmak için aramıza geri döndü. Biletler satışa çıktı, seanslar ve mekanlar hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak için tıklamanız yeterli. Filmlerden öte festival ruhunu dolu dolu yaşamak istiyorsanız her akşam farklı mekanlarda özel film kuşaklarına ait temalarla örülü partilere uğramayı unutmayın. Herkese iyi seyirler.


REKLAM ALANI

Reklamı Kapat
Bugün 3 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!

Zirve100 Site ekle
Eğitim
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol