Bloglayın

Blog tutmanın günlük tutmaktan tek farkı, günlüğün uyduruk kilidinin anahtarını itinayla boynunda taşırken, blog'unun adresini ise eşe dosta yaymaya çalışman. Neden okulunda kulaktan kulağa konuşulup sansasyon yaratan dedikodu blog'u seninki olmasın? Tabii önce bir blog sahibi olman, sonra da işin püf noktalarını öğrenmen gerek.

Ev sahibini seç

Önce blog'unu bir blog sitesine park etmelisin. Bunun için iki seçenegin var, sonra onlar da seçenekleniyor, hazır ol. Türkçe bir ev sahibi mi istiyorsun yoksa yabancı mı?

Türkçe bir ev sahibi tercih ediyorsan pılını pırtını toplayıp Azbuz ya da Blogcu'ya yerleşebilisin. Blogcu'da rss problemleri ile karşılaşabiliyorsunuz. Bunların haricinde son yallarda hit almak için her cambazlığı deneyen gazeteler de kullanıcılarının bloglarına ev sahipliği etmeye başladı. Milliyet, Mynet, Habertürk ya da Vatan'ın blog servislerini, gerçekten kötü tasarımlar seviyorsan kullanabilirsin!

Blogger

Ya da yabancı blog servislerine üye olabilirsin ki en önemlileri; Blogger ve WordPress. Blogger, 1999'da açıldı ve blog kavramının fenomen haline gelmesini sağladı. O sırada bir içerik yönetim sistemiydi (CMS, content management system), gerçi hala öyle ancak şimdi blog konsepti sıradan bir CMS'den çok daha fazla anlamı bünyesinde barındırıyor. Google, 2003'te Bloggerı satın aldı. Kendi araç tuşuna kocaman bir "blog this" tuşu yerleştirmesi, kitlelerin blog kavramıyla tanışmasını sağladı. Technorati'ye bakılırsa, günde 50.000'den fazla yeni blog yayına giriyor. Yahoo! 360 servisi var. Ancak blogosferde en popüler ev sahipleri, Blogger ve WordPress.

WordPress ve diğerleri

WordPress ise aslında bir CMS. Siteni WordPress sunucuları üzerinden de host edebilirsin (yani orayı evin yapabilirsin) veya kendi hosting servisin ve kendi alan adını kullanmaya devam edip WordPress'in en acemi kullanıcılar için bile kurulumu ve kullanımı kolay yazılımı ile içeriğini istediğin gibi yönetebilirsin. WordPress'in aynı kullanıcı arayüzünü taşıyan bir de iPhone applikasyonu var.

Bunlar dışında Windows Live Spaces, Messenger'ın 7 sürümüyle bütünleşik hale geldiğinden, tek tıkla fotoğraf yükleme ve benzeri türden işlemlerde amatör kullanıcının gönlünü hoş ediyor. Spaces'ın eksisi, görünüşünde değişiklik yapmanıza pek sıcak bakmaması.

Bir diğer alternatif, Blogger ile aynı dönemde kurulan LiveJournal. LiveJournal'da esas amaç sosyalleşmek olduğundan community ruhu ağır basıyor. Bu kadar popüler olmasının sebebi, arkadaşların dışında kimsenin sayfanı okumasına izin vermeyebilmen. Yahoo!'nun da

Allı güllü temalar

WordPress'te barındırdığın blog'una, başını döndürecek güzellikle temalar giydirebilirsin. WordPress'in kendi resmi tema sayfasına bakabilir ya da Türkçe WordPress temalarına bakabilirsin. "theme" anahtar sözcüğünü wordpress ve blogger anahtar sözcükleri ile birleştirirsen sonsuz miktarda kaynak bulabilirsin ancak bunların çoğu WordPress için olacaktır. Çok ufak html dokunuşları ile Blogger sayfan için de temalar yükleyebilirsin. HTML bilgin varsa ve temanın en altındaki yaratıcı imzasını kaldırmaya niyetlendiysen bu, netikete yakışmayan bir tavırdır, unutma.

Okunmaya nasıl başlarım?

"Kulaktan kulağa etkisi"ni hiç unutma. Facebook status bilgisi kısmına, MySpace sayfana, email imzası olarak, Google Talk ve Messenger durum kısmına blog'nun adresini yaz, arkadaşların arasında göz aşinalığı yarat. Blog Kardeşiliği'ne üye ol, sana verecekleri html kodunu mutlaka sayfana ekle (merak etme, "nasıl" kısmını detaylı açıklıyorlar), böylece senin blog'un başka bloglarda tanıtılırken sen de başka blog'ları tanıtacaksın.

Umarım kendine bir konu belirlemişsindir. Çünkü günlük türü kişisel duygu pınarları akıtan türde milyonlarca blog var ve kimsenin yazarından başka okuyusucu yok. Kimse senin içsel hezeyanlarını merak etmiyor, bu yüzden iyi olduğun bir konuyu seçmelisin. Müzik konusunda ahkam kesmeyi mi seviyorsun, yıllardır aynı haber spikerinin dil sürçmelerini mi takip ediyorsun, tamam işte. Dizileri kaçırmıyor musun, hep filmlerdeki hataları mı yakalıyorsun, börek yapmakta üzerine yok mu? Unutma, bir konu üzerine eğilen spesifik içerik, konu ne kadar saçma olursa olsun ilgi çeker. Hatta saçma bir konu hakkında yoğun içerik sahibiysen (dil sürçmesi örneğini hatırla), digg ve benzeri social bookmarking sitelerinde keşfedilebilir ve çekirge akını şeklinde ziyaretçi çekebilirsin.

İşin sırrı devamlılık

Bir kez okunmaya başladıktan sonra yazmayı bırakma. Meşgul bir blog, yararlı bir blogdur. En geç birkaç günde bir tazelenmeyen bir blog'un, sıradan statik bir web sitesinden bir farkı olmaz. İkinci gelişinde yeni bir içerik bulamayan okuyucu, muhtemelen üçüncü defa gelmeyecektir. Okuyucuları yorum yapmaya ikna et, yorumuna ne cevap verildiğini görmek için büyük ihtimalle geri gelecektir.