GENÇ OGRETMEN
ANASAYFA
İLETİŞİM
ONLiNE DERSANE
KARİYER
EGİTİM
KULTUR-SANAT
HOBi
SPOR
GEZi
MUZiK
SAĞLIK
YAŞAM
TEKNOLOJi
SİNEMA
KiTAP
ALTERNATiF TIP
EGLENCE
OYUNLAR
ARŞİV
=> Osmanlıca dersleri
=> İslami fontlar&jijler
=> Evren bilim / Kozmik bilinç
=> Kozmik ve Beşeri Devinimler
=> Nefes Alma Teknikleri
=> CANLI YASAMIN TEMELI VE BILINCLI SIFA ENERJISI: SU
=> GİRİŞİM PRENSİBİ ve ESİR TEOREMİ
=> Kundalini Belirtileri Ve Semptomlari
=> ILAHI NUR: Bir Sunus
=> Dünyaya Zarar Vermeden Yaşamak
=> Kozmik Beden temizliği
=> Kozmik Işınlar Üzerine
=> Ankaranın Turistik Yerleri
=> ARABALAR
=> Aşık Veysel şatıroğlu Hayatı
=> Asit Yağmurları
=> Atmosfer Nedir?
=> Atomun Tarihi
=> Aya ikinci insan
=> Ayasofya Hakkıda
=> Aylar ve Anlamları
=> Azot ve Karbon Döngüsü
=> ASTROFİZİK
=> Uzun Evliliğin Formülü
=> kapadokya nasıl oluştu?
=> 18 Mart Çanakkale Zaferi
=> Kornea Nakli
=> Akupunktur Nedir
=> Bilgisayarı Kim Buldu Tarihçesi icadı
=> Bilim Ve Teknoloji
=> 1071 1453 arası önemli savaşlar olaylar
=> Ekran koruyucu indir
=> Winamp skinler
=> Beyaz Perde Yaratıkları
=> Dinozor Müzik Grupları
=> Sokakta gerilla işi sanat
=> Küresel ısınma
=> İklim değişikliğinden neden korkuyoruz?
=> Küresel ısınmanın etkileri
=> Böyle giderse neler olacak?
=> Kimler sorumlu?
=> Küresel Isınma ve Türkiye
=> Kyoto Protokolü
=> Fotoğraflarla Küresel Isınma
=> Neler Yapabiliriz?
=> Küresel Isınmaya Karşı Duranlar
=> Kaynakça
=> Herkesin kalbine giden yol midesinden geçer!
=> Kolayından Çin yemeği hazırlıyoruz
=> Çorbada tuzumuz olsun
=> Vitaminli yazı
=> Aşçıbaşı Testi
=> Mutfak canavarı
=> Modern Türk mutfağının kahramanı
=> Ah çikolata!
=> Baharat karnavalı, Hint mutfağı
=> Gözünüzü 4 Açın
=> Programlar
=> Kriptoloji
=> Michael Jackson
=> Reenkarnasyon
=> Mistisizm
=> Parapsikoloji
=> Atlantis
=> insan Beyni Allaha inanmaya Programlanmis
=> Kuran Bilimi Kurtardi
GÖRÜŞ KABİNİ
TOPLiST
DiNi YAZILAR

Ekol Hoca Din dersi Matematik Nişanlık Modelleri
Reenkarnasyon

Reenkarnasyon

 

Kurtuluş'la sona eren reenkarnasyonu, gelişim aşamalarıyla tasvir eden bir sanat eseri

Reenkarnasyon veya ruh göçü ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır. Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından farklı olmakla birlikte, günümüzde ruh göçüne inanan insanların sayısı bir milyarı aşmaktadır (hindular, budistler, deneysel spiritüalistler vs.) [1]

Konu başlıkları

  • 1 Ruh göçü kavramına inanmış topluluklar
    • 1.1 Nors mitolojisinde ruh göçü
    • 1.2 Şamanizmde ruh göçü
    • 1.3 Taoizm’de ruh göçü
    • 1.4 Grek kültüründe ruh göçü
    • 1.5 Yahudiler’de ruh göçü
    • 1.6 Hıristiyanlıkta ruh göçü
    • 1.7 Gnostisizm'de ruh göçü
    • 1.8 Katharlar’da ruh göçü
    • 1.9 İslam’da ruh göçü
    • 1.10 Hinduizm’de ruh göçü
  • 2 Çağdaş gelişmeler
    • 2.1 Modern düşünürler
    • 2.2 Ruh göçü kavramının sistematize edilişi:Reenkarnasyonizm
    • 2.3 Antropozofi
    • 2.4 Teozofi
    • 2.5 Scientoloji
  • 3 Reenkarnasyon üzerine bilimsel araştırmalar
    • 3.1 Stevenson’un reenkarnasyon araştırmalarının özellikleri
  • 4 Sembolizm'de reenkarnasyon
  • 5 Filmlerde reenkarnasyon
  • 6 Müzikte reenkarnasyon
  • 7 Bilgisayar oyunlarında reenkarnasyon
  • 8 İç bağlantılar
  • 9 Dış bağlantılar
  • 10 Kaynakça
  • 11 Notlar ve Referanslar

 

Ruh göçü kavramına inanmış topluluklar

Tibetli budistler tarafından X. Panchen Lama’nın reenkarnasyonu olarak kabul edilen Gendhun Choekyi Nyima, XI. Panchen Lama

Bilinen Batı tarihinde ilk kez Pisagor ve Platon gibi bazı eski Yunan bilgin ve filozofları tarafından dile getirilmiş olan ruh göçü kavramı, aslında çok eski çağlardan beri, eski Mısır, Kelt, Maya ve İnka uygarlıkları gibi birçok uygarlıkta bilinen ve kabul görmüş olan bir kavramdır. İskandinav mitolojisinde de ruh göçüne ilişkin öğeler bulunmaktadır. Platon ruh göçü fikrine özellikle "le Phedon", "le Banquet" ve "Er’in Öyküsü" eserlerinde değinmiştir. Antik çağın Yunanistan’ından sonra Gnostiklerce de kabul edilmiş ve Roma Uygarlığı’nda özellikle Mitraizm misterlerinde benimsenmiş bu kavrama Kabbala’da (gilgulim) ve belirgin ifadelerde bulunan sufilerin ( Ferideddin Attar, Bahram Elahi) sayısı az olmakla birlikte Tasavvufta da rastlanır. Günümüzde de ruh göçü kavramını kabul eden birçok inanç sistemi, tarikat ve felsefi akım bulunmaktadır. Ruh göçü fikrini kabul etmiş eski ve yeni inanç sistemlerinin mensupları arasında, Hindular (Yoga, Vaishnavism, Shaivism), Budistler, Katharlar (Cathares), Eseniler(Esseniens),Caynacılar (Jainistler) ,Sihistler, Umbanda'cılar (Makumba, Brezilya),Yezidiler, Nusayriler, Dürziler, Anadolu Kızılbaşları ve birçok mezheb sayılabilir. Bu kavram Asya’nın Şamanist toplumlarının birçoğunda ve birçok Kızılderili kabilesinde de mevcuttur. Hint'te "samsara" adıyla bilinen bu kavram, budist Türkler'de "sansar" adını almıştır.

 

Nors mitolojisinde ruh göçü

Üç enkarnasyonundan ilkinde Sváfa ve Helgi

Reenkarnasyon kavramına İskandinavya veya Viking mitolojisi de denilebilecek Nors (Norveç, Danimarka, İzlanda, İsveç) mitolojisinde, manzum olarak yazılmış Edda destanında rastlanır. Edda destanını kaleme alan, Helgi Hjörvarðsson ve üstadı valkür Sváfa’nın aşk hikâyelerinin Helgakviða Hjörvarðssonar’da anlatıldığını söyler. Onlar Helgi Hundingsbane ve valkür Sigrún olarak yeniden doğmuşlardı. Helgi and Sigrún’un aşk hikâyesi Völsunga destanının bir kısmına ve kahraman I. ve II. Helgakviða Hundingsbana’nın maceralarına konu teşkil eder. Onlar ikinci kez Helgi Haddingjaskati ve valkür Kára olarak doğmuşlardı. Fakat ne yazık ki, hikâyeleri olan Káruljóð, yalnızca Hrómundar saga Gripssonar (Hromund Gripsson) destanında ve muhtemelen değiştirilmiş bir biçimde bulunmaktadır. Vikingler’de ruh göçü inanışının olağan (sıradan) bir inanış olması gerekir. Nitekim Edda Destanı’nın yorumcusu insanların ruh göçüne inanmaya alışkın olduklarını yazar.[2]

 

Şamanizmde ruh göçü

Farklı kültürlerden şamanlar

Asya şamanizminde, bazı Kuzey Amerika ve Güney Amerika kızılderililerinde ve kimi Afrika kabilelerinde ölüm olayı ile bedenini terk edenlerin yaşadığı öte-aleme gölgeler diyarı adı verilir. Kuzey Asya halkları, insanın birden fazla, üç ya da yedi “can”ı olduğuna inanırlar. Örneğin Yakut Türkleri, Çukçiler ve Yukagirler, insanın üç “can”ı olduğuna inanırlar. Ölüm olayında biri mezarda kalır, biri “gölgeler diyarı”na iner, üçüncüsü “Göğe” çıkar. İnsanın “gölge can”ı öte-âlemin eşiğini bekleyen eşik bekçisine rastlar; sonra kayıkla öte yakaya geçer. Gölgeler diyarı’nda ölü, yeryüzünde sürdüğü yaşamı sürer. Ölüler, bir süre sonra, yeryüzünde tekrar doğabilirler. Uygurlar, inandıkları sürekli olarak tekrar doğma olgusuna “sansar” adını verirler.

Kişinin ölüm olayı ile bedenini terk etmesinden sonra içine düşeceği teşevvüş Asya şamanizminin kimi tradisyonlarında günahkarların ölüm sonrasında ifritlerle karşılaşma veya “köprü”den geçme dönemi olarak belirtilir. Şamanların görevlerinden biri de ölen kimseye bu ifritlerden kurtulmada yardım etmektir. Şamanist geleneğe göre insanlar günahkar olduklarından ilâhî yasalar gereği öldükten sonra bu ifritlerle karşılaşmak zorunda kalırlar; fakat Tanrı insana acıdığından şamanların insanlara bu konuda yardım etmesi için yeryüzünde şamanlık kurumunu kurmuştur.

Asya şamanizminde ölümden sonraki yolculukta ölünün geçemediği takdirde azap çekmesinin sözkonusu olduğu bir köprüyle karşılaşılır. Şaman bu köprüyü kolayca geçebildiği gibi, ölenlere de bu köprüyü geçmelerinde yardım edebilir. Orta Sibirya şamanizmine göre, şaman, birkaç ‘ırmağı’ ve bir “köprü”yü geçtikten sonra “gölgeler diyarı”nın uzandığı “büyük su”ya gelir. Altay Türkleri tradisyonunda şamanın gölgeler diyarını ziyaret edişinde bir dağa çıkış olgusu da bulunur. Bu diyarda ölüler aynen dünyadaki yaşamlarını sürmektedirler. Onlar orada yeryüzünde tekrar doğmaya hazırlanırlar.[3][4] Ruh göçü kavramına Amerika’nın birçok Kızılderili kabilesinde rastlanır. Inuit’lerde ruh göçü kutsal kabul edilen bir kavramdır. Kuzey Amerika kızılderililerinin birçok kabilesine göre, ölüm olayından sonra ruh ve gölge bedenden ayrılır. Ruh, “kurt”un hükmettiği âleme gider; yeryüzündekilerin ilişki kurabilecekleri onun “gölge”sidir. Ruh, “gölge”yle birleşince yeni bir varlık oluşturur ve yeryüzünde tekrar doğar. Güney Amerika kızılderililerinin çoğunun dillerinde, ruh, gölge ve imaj kavramları aynı sözcükle karşılanır.

 

Taoizm’de ruh göçü

Efsanelere göre “Asya su buffalo”su üzerinde Lao Zi

Ruh göçünden bahseden en erken Taoist belgeler Han Sülalesi dönemine dayanır. Bu belgelerde “Lao Zi’nin Üç Hükümdar ve Beş İmparator Dönemi”nden itibaren farklı dönemlerde farklı kişiler olarak yaşadığı anlatılır. [5] Taoizm’in kutsal kitaplarından Chuang Tzu’da (M.Ö.4.yy.) şöyle denir: “Doğum başlangıç değildir, ölüm de son değildir. Varoluş sınırsız, sonsuzdur; bir başlangıç noktası olmayan süreklilik sözkonusudur. Sınırı olmayan varoluş (varlık) uzaydır. Başlangıç noktası olmayan süreklilik zamandır. Doğum da vardır, ölüm de; biri dışarı doğru olan sonuçtur, diğeri içeriye doğru olan sonuçtur. Böylece, biçimini görmeksizin, 'İlâhî Olanın Kapısı'ndan bir içeri bir dışarı geçilir.” (Zhuang Zi, 23)

 

Grek kültüründe ruh göçü

Pisagor

Ruh göçü inanışının Batı tarihindeki kökenleri bir yandan Kelt rahipleri Drüidler’e ve diğer pagan gruplara bir yandan Grek kültürüne dayanır. Grek uygarlığında ruh göçü inanışının adı « ruhların göçü » anlamına gelen «metempsycose» (Latince’de metempsychosis) idi. Tarihçi Herodot’a göre Grek uygarlığındaki bu inanışın kökeni eski Mısır’dı. Hermes Trismegistus/Hermes-Thot’a dayandırılan Hermetika’da reenkarnasyon doktrini merkezî konumdadır. Bu inanışın Grek uygarlığında M.Ö.8. yy. ile M.Ö.6. yy. arasında yeşerdiği sanılmaktadır. Kökeni tam olarak bilinmemekteyse de birçok araştırmacı Orfe ve Pisagor’la başladığı düşüncesindedir. Sokrat ve Platon da ruh göçüne inanmışlar ve Pisagor ile Platon reenkarnasyon doktrinini çevrelerine inisiyatik eğitimle açıklamışlardır. Birçok eski kaynak Pisagor’un önceki yaşamlarını hatırlayabildiğini doğrulamaktadır.[6]

Orfecilik (Orfizm) ve Pisagorculuk ruh göçü doktrininin antik çağdaki temel taşlarını oluştururlar. Bu öğretinin daha sonra Pindar gibi şairleri ve Platon gibi filozofları etkilediği görülmektedir. Platon benimsediği reenkarnasyon ilkesinden Phédon, Ménon, « Şölen » (Le Banquet ) adlı eserlerinde ve özellikle « Er’in Öyküsü »nde doğrudan veya dolaylı olarak söz etmiştir. Romanlaştırdığı Phédon adlı diyaloglarının son kısmında Platon, Sokrat’ın şu sözlerine yer verir:“Yeniden yaşamak… Eminim ki gerçekten böyle bir şey var; bu, ölüden çıkan bir yaşam.”

Buna karşılık Sokrat’ın yaşamı hakkında bilgi veren diğer kaynak olan Xenophon Sokrat’tan ruh göçüne inanan biri olarak söz etmez.Platon çalışmalarında reenkarnasyon hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunmuştur.

Orfe’den ve Pisagor’dan esinlenen akımlar Roma uygarlığında her zaman mevcut olmuşlardır. Roma uygarlığında ruh göçü kavramına inanlar özellikle maddi durumu iyi sınıflar, filozoflar ve sanatçılardan oluşuyordu. Virgilius ünlü “Aeneide” eserinde ruh göçüne birçok yerde göndermelerde bulunur (örneğin VI, 713)

 

Yahudiler’de ruh göçü

Ruh göçü doktrini kıyamet inanışına sahip geleneksel Musevilikte bulunmamakla birlikte, popüler Musevi inanışlarında ruh göçü kavramına ilişkin bazı unsurların yer aldığı görülmektedir. Örneğin birçok Yahudi Adem’in önce Nuh, sonra İbrahim, sonra Musa olduğuna inanır.

Ayrıca vaktiyle inisiyatik bir örgütlenme içinde olmuş Esseniler adlı Yahudi topluluğunun ruh göçünü kabul ettiği bilinmektedir. Öte yandan Yahudiler’in mistik ve ezoterik tradisyonu olan Kabala’da ruh göçü kavramının bulunduğu görülür. Ruh göçüne özellikle Sha'ar Ha'Gilgulim’de değinilmektedir. İbranice’de bu kavram ruhların devreleri anlamında kullanılan Gilgulei Ha Neshamot terimiyle ifade edilir. Eserde ruhların tekamül için çeşitli enkarnasyonlardan (doğumlardan,yaşamlardan) geçmesi gerektiği kavramı işlenir. [7]

 

Hıristiyanlıkta ruh göçü

Origen
Augustinus

19.yy.’da doğmuş birçok akım ruh göçü inanışını benimsemiş durumdadır. Bunlar arasında spiritüalistler, okültizmden esinlenen teozofi, antropozofi gibi akımlar sayılabilir. Özellikle teozoflar ve New Age hıristiyanları geçmişteki birçok din ve inanışta ruh göçü kavramının yer almış olduğunu ileri sürerler. Onlara göre, ilk hıristiyanlar reenkarnasyona inanmaktaydı, fakat yanlış çeviriler ve önyargılar bu inanışın yer aldığı metinlerin kaybolmasına veya tahrif edilmesine neden olmuştur.[8] Nitekim II. İstanbul Konsilinde bu inanış politik nedenlerle sansürlenmiş ve « heretik » [9] olarak ilan edilmiştir. Politik nedenler arasında, Doğu Roma İmparatorluğu ile Batı Roma İmparatorluğu arasındaki iktidar çatışması, ilk yüzyıllardaki farklı kiliseler ve patrikler arasındaki güç çatışması ve özellikle Hıristiyanlık öğretisinin henüz hararetli münakaşalar yaşadığı dönemdeki origencilik, monofizizm, nasturilik, ortodoksluk vs. farklı teolojik görüşler arasındaki çatışmalar sayılabilir. [10] İlk hıristiyanların ruh göçüne inandığını ileri süren teozoflar ve Batılı spiritüalistler İncil’lerdeki bazı pasajları da iddialarına örnek olarak gösterirler. « Kilise Babaları »nın çoğu ruh göçü inanışını mahkum etmişlerse de, bu inanışa ait birçok imalı söz halen kayıtlarda bulunmaktadır. Örneğin Kilise Babaları’nın en etkilisi sayılan Augustinus « İtiraflar »ında şöyle der : « Söyle bana Tanrım, söyle bana çocukluğum daha önce yaşamış olduğum, önceki ölümümle ayrılmış olduğum bir neslin devamı mıdır ? (…) Bu yaşamdan önce neredeydim ey Tanrım, başka bir bedende mi ? » Augustinus Contra Academicos diyaloglarında ise şöyle der : "Tüm felsefenin en saf ve en aydınlığı olan Platon’un mesajı sonunda hatanın gölgesini dağıttı ve şimdi özellikle Plotin’de parlıyor. Belki de üstadına benzeyen Platoncu Plotin onunla vaktiyle aynı dönemde yaşamıştır ve hatta belki de Platon Plotin olarak yeniden doğmuştur. » [11]

Fakat Teozofların bu yaklaşımı teologlar tarafından, özellikle katolik teologlar tarafından şiddetle reddedilmiştir.

Ruh göçünü kabul eden Kilise Babaları’ndan, üçüncü yüzyılda ölen Origen’den kaynaklanan Origencilik de 553’deki II. İstanbul Konsili’nde « anatema »[12] olarak ilan edildi.

Sonuç olarak, öyle görünüyor ki, hıristiyanlığın erken dönemindeki Sethianism ve Valentinus’un Gnostik Kilisesi gibi bazı hıristiyan mezhepleri reenkarnasyonu gerçekten ilke edinmişler ve bu yüzden Romalılar tarafından zulme uğramışlardır.[13]

19. ve 20. yy.’da hıristiyanlık ile ruh göçünü bağdaştırmaya çalışan girişimler olmuştur. Bu konuda Geddes Macgregor’ın “Hıristiyanlık ve Reenkarnasyon: Hıristiyan Düşüncede Yeniden Doğmaya Yeni Bir Bakış” (Reincarnation in Christianity : A New Vision of Rebirth in Christian Thought) adlı kitabı, Antropozofi’nin kurucusu Rudolf Steiner’in “Hıristiyanlık ve Mistik Hakikat” (Christianity as Mystical Fact) adlı kitabı ve Tommaso Palamidessi’nin, önceki yaşam kayıtlarını edinebilmeye yardımcı bazı yöntemlerin önerildiği “Önceki Yaşamların Hafızası ve Kendiliğinden Hatırlama Tekniği” (Memory of Past Lives and Its Technique) adlı kitabı belirtilebilir. [14] Günümüzde reenkarnasyonu kabul eden birçok hıristiyan kurum ve mezhep bulunmaktadır. Bunlar arasından Christian Community, Liberal Catholic Church, Unity Church, Christian Spiritualist Movement, Rosicrucian Fellowship ve Lectorium Rosicrucianum örnek olarak gösterilebilir.

 

Gnostisizm'de ruh göçü

Gnostiklere ait bir abraxas taşından oyma

Ruh göçünü kabul eden akımlardan biri de Gnostisizm’dir. Gnostikler, özellikle Ürdün, Anadolu ve Mısır’da yaşamışlardır. Gnostik öğretiler çeşitli olmakla birlikte ortak hareket noktalarının şu ilkelerde toplandığı söylenebilir :

  • Hakikatlere ulaşabilmede dinler yetersizdir.
  • Hakiki bilgiler, yani hakikate ait ya da hakikate yakın bilgiler ancak ruhsal ve psişik gelişim yoluyla edinilebilir.
  • Ruh ölümsüzdür. Ruh dünya yaşamında bir tür hapishane yaşamı geçirmektedir.
  • Gerçek olan, fiziksel dünya yaşamı değil, ruhsal yaşamdır.
  • Dünya düalite ilkesinin geçerli olduğu bir gelişim ortamıdır.
  • Ruhsal gelişim yolunda en önemli bilgi kaynaklarından biri, ruhsal alemden ruhsal irtibatlarla alınabilecek yüksek bilgiler içeren tebliğlerdir ki, bunlar ruhsal bakımdan seçkin insanlara verilir. [15]

Gnostik bilgelerin hemen hemen hepsi, reenkarnasyonu kabul eder. Bu bağlamda gnostikler dünya yaşamının kendilerini kurtuluşa götürecek “gnosis”in elde edilmesine bir araç olarak görürler. Kurtulanlar ilahi aleme nüfuz eder, o alemle birleşirler; kurtulamayanlar da kurtuluşa kadar bu dünyada yeniden doğarlar. [16]

En önemli gnostik üstatlar arasında Simon Magus, Valentin, Basilide, Carpocrade, Saturnin, Marcion’un isimleri sayılabilir. M.S.I ve II.yy.’larda okutulan gnostisizmi Kilise hep sapkın bir yol olarak görmüş ve göstermiştir. Gnostisizm’den Orta Çağ’da etkilenen topluluklar arasında Katharlar ve Bogomiller sayılabilir. Bunların görüşlerini heretik [17]kabul eden Kilise tarafından yok edilmişlerdir.

 

Katharlar’da ruh göçü

Katharlar'ın 1209'da Carcassonne'dan sürgün edilmesi

Katharizm ya da Katarcılık (-okunuşu "katar"-) Orta Çağ’da Fransa’nın Albi bölgesinde ortaya çıkan, 12. ve 13. yüzyıllarda Avrupa’nın batı kısmındaki ülkelerde etkili olan bir tarikattır. Din tarihçilerinden bazıları bu tarikatı Hıristiyan tarikatlar sınıfına sokmaya çalışmışsa da, Kilise’nin görüşlerine karşı çıkmış ve reenkarnasyonu kabul eden bir tarikattır. “Kathar” adı, sözcük anlamıyla arınmış anlamına gelir. Albigeois olarak da adlandırılan Katharlar’ın (Cathares) temel görüşleri şöyle özetlenebilir:

  • Ruhun dünyevi kurtuluşa ermesi için pek çok defa bedenlenmesi gerekir.
  • Ruhun kurtuluşunu maddi bağlardan kopma yoluyla aramak gerekir.
  • Nefis terbiyesi ruhun kurtuluş sürecini hızlandırıcı bir yoldur.
  • Dünyada düalite (ikilem) ilkesi geçerlidir.
  • Dünya’da Satan’ın (şeytanın) egemenliği hüküm sürdüğünden, Dünya yaşamı ötesinde bir cehennemden söz etmeye gerek yoktur. (Yani cehennem bizzat yaşadığımız kötülük dolu yeryüzü olarak kabul edilebilir.)
  • Kötülüğün kaynağı bedensel istekler, maddi hırslardır.
  • İsa'nın dediği gibi, mal mülk edinme kaygısı kaçınılması gereken nefsani bir kaygıdır.
  • İsa Tanrı’nın oğlu değildir, o da hepimiz gibi, bir ruhtur.
  • Katoliklik boş inançlardan başka bir şey değildir.

Kilise ve krallık Katharlar’ı birkaç kez imha girişiminde bulunmuş ve bunu sonunda 13. yy.’da Haçlı orduları başarmıştır. 20.000 kişinin katledilmesi ve keşişlerin yakılmasından sonra, Kathar tradisyonu kısmen Trubadur’lar tarafından sürdürülmeye çalışılmışsa da, bunların yaymaya çalıştıkları öğreti de yine Engizisyon tarafından yasaklanmıştır. [18]

 

 


Hinduizm’de ruh göçü

Ruh göçü Hinduizm’in temel inanışlarından biridir. Hint’in diğer geleneksel dini sayılan Jainizm’de de mevcuttur. Bu dinlerdeki ruh göçü kavramı Türkçe’de tenasüh olarak bilinir.

Reenkarnasyon ve tenasüh kavramları, aynı ilkeleri içerdikleri sanılarak birbirleriyle sık sık karıştırılmaktadır. Oysa bu iki kavram arasında çok temel farklılıklar bulunmaktadır.

Bu temel farklar şöyle açıklanır:

  • Tenasüh inanışında ruhların sürekli olarak tekrar bedenlenmesi ilkesi bulunmakla birlikte, deneysel spiritüalizmin reenkarnasyon kavramındaki ruhsal tekâmül ilkesi bulunmaz. Oysa reenkarnasyon kavramında ruhsal tekamül ilkesi vardır; yani ruhların dünyada bedenlenmeleri tekamülleri içindir.
  • Tenasüh inanışı, ruhların dünyaya gelip gitmelerini ceza ve ödül düalitesine dayandırır Deneysel ruhçuların reenkarnasyon kavramında ise varlığın cezalandırılması veya ödüllendirilmesi gibi şeyler sözkonusu değildir. Reenkarnasyonizme göre, dünya yaşamı, yapılmış hataların intikamının alınması için oluşturulmuş olamaz. Kısaca, insan dünyaya bir önceki yaşamında neden başarılı olamadığının hesabını vermek için değil, gelişmek için gelir. (Bir insan ruhunun bir sonraki yaşamında dünyaya geleceği beden onun tekamül gereksinimlerine ve nedensellik kuralına göre belirlenir.)
  • Tenasüh inanışına göre, bir insan ruhu ceza aldığı takdirde bir sonraki bedenlenmesinde dünyaya bir hayvan bedeninde gelebilir. Reenkarnasyon kavramına göreyse tekamülde geri dönüş, yani gerileme yoktur; zaten bir hayvan bedeni bir insan ruhunun gelişim gereksinimleri için yeterli olamaz. [25]

Kimi spiritüalistlere göre tenasüh inanışı, eski inisiyelerin ezoterik bilgilerine sahip olmayan Hint rahip sınıfının sembolleri yanlış yorumlamasından kaynaklanmıştır.

 

Çağdaş gelişmeler

 

Modern düşünürler

Giordano Bruno'yu anımsatıcı armalardan biri
William Butler Yeats

Rönesans sırasında kamunun ilgisini çeken ve yeni yeşeren bir konu da ruh göçü olmuştu. Yeniden doğma konusunda önde gelen figürlerden biri İtalya’nın baş filozofu ve şair Giordano Bruno (1548-1600) olmuştur. Fakat ruh göçü hakkındaki öğretimi yüzünden Engizisyon tarafından kazıkta yakılmaya mahkum edilmiştir. [26]

Ruh göçü kavramı Alman edebiyatının klasik dönemi sırasında çok ilgi çekmiştir. Örneğin Goethe (1749-1832) eserinde bu kavramı canlandırmış ve Lessing (1729-1781), Charles Bonnet ve Herder’den edindiği ruh göçü fikrini daha ciddi olarak ele almıştır. Hume (1711 -1776) ve Schopenhauer (1788 – 1860) da ruh göçü fikrinden saygıyla söz etmişlerdir.

Nobel ödüllü İrlandalı şair William Butler Yeats (1865-1939) okült tezinde yeni reenkarnasyon teorisini sunuyordu. Yeats’e göre, reenkarnasyon linear zaman taslağı içinde gerçekleşiyor olamazdı.

 

Ruh göçü kavramının sistematize edilişi:Reenkarnasyonizm

19.yy.sonlarına doğru Batı’da, gerek okültizme artan ilgi etkisiyle, gerekse Hint dinlerinin antropolog ve filozoflarca daha sistemli incelenmesiyle reenkarnasyona doğru büyük bir dönüş yaşanmıştır.

Birçok ezoterik grup reenkarnasyon kavramını öğretilerinin merkezine yerleştirdi. Bu yayılım meyvelerini iki güçlü ekolün kurulmasıyla verdi: Bunlardan biri Avrupa’da spiritizm adıyla ortaya çıkan, Allan Kardec tarafından kurulan deneysel ruhçuluk, diğeri Ukrayna doğumlu H.P. Blavatsky tarafından 1857’de kurulan Teozofi Cemiyeti’dir.

Ruh göçü ya da sürekli olarak tekrar doğmak kavramı ilk kez Fransız fizikçi ve yazar Allan Kardec (1804-1869) tarafından sistemli bir hale getirilmiş ve adına “tekrar ete girme” anlamında reenkarnasyon denilmiştir. Kardec, kurduğu “deneysel spiritüalizm”i "spiritizm" adıyla ilk kez 18 Nisan 1857’de yayımladığı “Ruhların Kitabı” adlı eserinde açıkladı. Ardından yazdığı diğer eserlerle konuyu ayrıntılı bir şekilde ele aldı.

Spiritizm'in ilkelerinden bazıları şunlardır:

  • İnsan üç bölümden oluşur: Ruh, ‘perispri’ ve fiziksel beden. Perispri, ruh ve fiziksel beden arasında irtibatı sağlar, yarı-maddi bir yapısı vardır.
  • Can dediğimiz, ölüm olayı ile bedeni terk ettiğinde “ruhlar âlemi”nde doğar. Dünyada iken yaptığı iyilik ve kötülükler orada, hafızasında canlanır. Bir süre sonra, tekrar dünyada bedenlenir. Sınavlar geçireceği dünyada defalarca doğmasının amacı tekâmül etmektir. Fakat insan ruhu hiçbir zaman yeniden hayvan bedeninde doğmaz. Çünkü tekâmülde gerileme sözkonusu değildir.
  • Bütün ruhlar eşit yaratılmıştır denebilir. Fakat tekâmül dereceleri aynı kalmadığından aralarında, tekâmül farklarından kaynaklanan bir ruhsal hiyerarşi oluşmuştur.
  • Ruhlar yalnız Dünya’da değil, evrenin diğer dünyalarında da bedenlenirler.
  • Ruhlar âlemindeki bedensiz varlıklar, dünyadaki bedenlilerle gerek maddi gerekse manevi etkileşim içindedir. Ayrıca ‘medyum’lar aracılığıyla, bedensiz varlıklarla sesli veya yazılı iletişim kurulabilir.

Fransa ve İspanya Kiliseleri Kardec’in eserlerinin büyük ilgi görmesinden rahatsızlık duymuşlar ve karşı tavır almışlarsa da, Kardec’in açtığı yoldan giden izleyicilerinin sayısı hızla çoğalmıştır. Deneysel Spiritüalizm Latin Amerika ülkelerinde Kardesizm adını almıştır. Spiritüalistler reenkarnasyon ilkesini kabul etmese de tüm inanç sistemlerine saygı gösterilmesi gerektiğini düşünürler ve inanç ve fikirlerin farklı farklı olmasını doğal karşılarlar. Çünkü spiritüalistlere göre herkesin gelişim gereksinmeleri bir değildir, dolayısıyla herkesin yürüyeceği yollar farklıdır; zaten dünyadaki insanların hepsi aynı fikirde, aynı görüşte olsaydı ve hiçbir anlaşmazlık olmasaydı ne ruhsal gelişim olanağı olurdu, ne de yaşamın tadı kalırdı; herkes robotlardan farksız olurdu. Bu nedenle Neo-spiritüalistler kimseye "kendi yolunuzu bırakın, bizim yolumuza gelin" diye çağrıda bulunmaz.

Spiritizm’deki ya da diğer adıyla deneysel spiritüalizmdeki reenkarnasyon kavramı, yukarıda açıklandığı gibi, Hinduizmdeki “tenasüh” adı verilen kavramdan birçok bakımdan farklıdır.

Günümüzde bu reenkarnasyon geleneğinin devamı New Age denilen akımda bulunmaktadır. Günümüzde Yeni Çağ (New Age) oluşumlarının da ilgi gösterdiği reenkarnasyon kavramını kabul eden örgütlü topluluklardan başlıcaları spiritüalistler, teozoflar ve antropozoflar adlarıyla bilinirler. Ayrıca, ABD’nde de ruh göçü kavramları spiritüalizmdeki reenkarnasyon kavramına yakın olmakla birlikte, bu terimi kullanmayan ve kullanan çeşitli topluluklar ve dernekler bulunmaktadır. [27]

 

Antropozofi

Antropozofi'nin kurucusu Rudolf Steiner

Rudolf Steiner tarafından kurulan Antropozofi akımında reenkarnasyon kavramının önemli bir yeri vardır. Steiner ruhları, gelişim amacıyla yeni deneyimler edinmek üzere, her devirde farklı ırklarda, farklı uluslarda bedenlenen varlıklar olarak tanımlamıştır.

Zaafları, kudret ve yetenekleriyle ruhların kişisel yapıları bulundukları fiziksel bedenin genetik kalıtımının yansımasından ibaret değildir. Her ruh, gelişim gereksinimlerine göre, gelecek yaşamında bedenleneceği aileyi kendisi seçer. Kişinin karakteri, geçmiş yaşamlarıyla belirlenir.

Antropozofiye göre “şimdi” “geçmiş” ve “geleceğin” bir tür bileşkesi gibidir. Şimdiye kadar belirlenmiş, kaçınılmaz hale gelmiş mukadderatımız geçmişteki fiillerimizin bir sonucudur. Karşılaştığımız kimi olaylar, geçmişteki fiillerimizin sonucu olarak karşımıza çıkmakta, kimi olaylar da bizi geleceğe doğru biçimde hazırlamak üzere karşımıza çıkmaktadır (sınavlar vs.). Her ikisinde de insana özgür irade hakkı tanınmıştır; mukadderatımızı bizzat kendimiz yaratıyoruz. Antropozofinin mukadderata bu bakış açısı neo-spiritüalist bakış açısına çok yakındır. (Bkz. Mukadderat). Antropozofi geçmiş yaşamları ve insan varlığının en derin doğasını idrak edebilme yeteneğini geliştirmek üzere çeşitli spiritüel egzersizler geliştirmiştir. Ayrıca Steiner, Julianus’tan Karl Marx’a kadar tarihsel önemi olan birçok kişiyikarmik ilişkileri bakımından incelemiştir. [28]

 

Teozofi

Teozofi Cemiyeti'nin kurucusu H.P. Blavatsky

Batı teozofisinin kurucusu, daha doğrusu 1857’de Teozofi Cemiyeti’ni kurarak teozofiyi Batı'da kurumsallaştıran kişi Helena Petrovna Blavatsky'dir. Teozofi Cemiyeti'ne üye olan ünlü isimlerden bazıları Thomas Alva Edison, talyum elementini keşfeden William Crookes, sonradan Antropozofi'yi kuran Rudolf Steiner'dir. Batı teozofisi bir yandan okült tradisyon, diğer yandan Doğu (özellikle Hint) tradisyonları üzerine kurulmuş, ezoterik bilgilerden yararlanan felsefi bir sistemdir.

Teozofi kurumu üç ilkesini şöyle açıklar:

  • İnsanlığın evrensel birliği için ırk, renk, inanç ve cinsiyet ayrımı yapmamak.
  • Din kuralları, felsefe ve bilim sınırlarının ötesinde çalışabilmek.
  • Doğanın keşfedilmemiş yönlerini ve insanın bilinmeyen yönlerini araştırmak.

Reenkarnasyon modern teozofinin ana ilkelerinden biridir ve bir teozof yazara göre, “modern sorunları çözmede üstat-anahtar’dır.”[29]

 

Scientoloji

Reenkarnasyonu kabul eden dini akımlardan biri de temeli ABD’li bilim kurgu yazarı L. Ron Hubbard tarafından 1952’de atılan Scientoloji’dir. “Geçmiş reenkarnasyonlar” anlamında kullanılan “geçmiş yaşamlar” ifadesi Scientoloji Kilisesi’nin ilke ve uygulamalarında anahtar rolündedir. A.B.D.’nde aralarında Xavier Deluc, John Travolta, Tom Cruise, Juliette Lewis, Catherine Bell, Isaac Hayes, Chick Corea ve Beck gibi ünlü isimlerin de bulunduğu, [30] milyonlarca izleyicisi olan bu dini akımda, "kişisel manevi denetleme"nin amacı, kişinin yüksek bir spiritüel idrak haline ulaşarak "yaşam-sonrası" rahatsızlıklardan kurtulabilmesi ve "yaşam-sonrası hafıza"sını (serbest hafıza) tekrar edinebilmesidir.

 

Reenkarnasyon üzerine bilimsel araştırmalar

Ünlü İngiliz biyolog Thomas Huxley reenkarnasyon fikrinin makul bir fikir olduğunu düşünmüş ve “Evrim ve Etik” (Evolution and Ethics) ve “Denemeler” (Essays) adlı kitaplarında bu fikri tartışmalı olarak ele almıştır.

ABD’nde son zamanlarda, kimilerince 20. yy.’ın Galilesi sayılan Kanadalı-A.B.D.’li psikiyatrist Ian Stevenson tarafından sürdürülen bilimsel araştırmaların sonuçlarının yayımlanmasıyla reenkarnasyona olan ilgi biraz daha popüler hale getirilmiştir.

Reenkarnasyonun varlığının lehindeki en ayrıntılı kişisel rapor dosyaları Virginia Üniversitesi’nden Prof. Ian Stevenson tarafından “Yirmi Açık Reenkarnasyon VakasıTwenty Cases Suggestive of Reincarnation, “Reenkarnasyon ve Biyoloji: Doğum İşaretlerinin ve Doğum Kusurlarının Etiyolojisine Bir Katkı, Cilt 1: Doğum İşaretleri” (Reincarnation and Biology: A Contribution to the Etiology of Birthmarks and Birth Defects Volume 1: Birthmarks) ve “Reenkarnasyon ve Biyoloji: Doğum İşaretlerinin ve Doğum Kusurlarının Etiyolojisine Bir Katkı, Cilt 2: Doğum İşaretleri ve Diğer Anormallikler” (Reincarnation and Biology: A Contribution to the Etiology of Birthmarks and Birth Defects Volume 2: Birth Defects and Other Anomalies) adlı kitaplarda yayımlanmıştır. (İncelemelerinin bir kısmı Charlottesville Üniversitesi tarafından İngilizce olarak ,6 büyük cilt halinde yayımlanmıştır.)

Prof. Stevenson 40 yılını, geçmiş yaşamlarını hatırlıyor gibi görünen çocukları incelemeye hasretti. Yaklaşık 1000 çocuk üzerinde incelemelerde bulundu. (İncelediği vakaların sayısı 2002 yılında 2006'yı bulmuştur.) Prof. Stevenson her vakada çocukların raporlarını metotlu olarak belgeledi. Böylece, çocukların anlattıkları ile ölen kişilere ait olguların paralellik göstermekte olduğunu doğrulamayı başardı. Aynı zamanda sözkonusu ölen kişilerde ölüm ve yaralanmaya yol açmış yara izlerinin sözkonusu çocuklarda doğum işareti ve doğum kusuru olarak belirmiş olduğunu, otopsi fotoğrafları gibi tıbbi kayıtlarla doğruladı.[31][32] Prof. Stevenson’un yardımcılarıyla bilimsel anlamda son derece titiz bir şekilde incelediği bu vakalarda, geçmiş yaşamlarını (reenkarnasyonlarını) hatırladıklarını söyleyen bütün çocukların iddiaları araştırılmış ve hepsi doğrulanmıştır. İncelemelerini genellikle reenkarnasyona inanılan ülkelerde sürdürmüş olan Stevenson, yayımlanan son kitabında ise Batı’da rastladığı 6 vakayı sunmuştur. [33]

Stevenson tarafından belgelenmiş tipik bir vakada, Beyrut’taki bir çocuk 25 yaşında bir motor tamircisiyken plaj yolu üzerinde hız sınırını aşmış bir arabanın çarpmasıyla ölmüş olduğunu anlatmaktaydı. Çeşitli tanıklıklara göre, çocuk sürücünün adını, kazanın tam olduğu yeri, motor tamircisinin kızkardeşlerinin, anne ve babasının, kuzenlerinin ve birlikte ava gittiği arkadaşlarının adlarını veriyordu. Vaka doğrulandı, çocuk sözkonusu motor tamircisinin ölümünden birkaçyıl sonra doğmuştu ve çocuğun ailesinin ölen adamla görünür hiçbir irtibatı yoktu.[34]

Stevenson’un ilk incelemelerini daha ziyade, reenkarnasyona inancının yoğun olduğu ülkelerde yapmıştı. Bu bakımdan bir eleştiri aldığında, bu kez incelemelerini Batılı ülkelerde de yaptı ve Avrupa’da incelediği bu tür reenkarnasyon vakaları üzerine bir kitap yayımladı.[35]

Daha başka birçok kişi reenkarnasyon fenomenini sorgulamış ve bunun makul bir fenomen olduğu sonucuna varmıştır. Bu kişiler arasında Peter Ramster, Dr. Brian Weiss, Dr. Walter Semkiw ve başkaları sayılabilir. Fakat bu kişilerin çalışmaları bilim çevreleri tarafından genellikle kuşkuyla karşılanmıştır. Dr. Karl Sagan gibi bazı kuşkucular, daha fazla reenkarnasyon araştırmasının yapılması gerektiği düşüncesindedirler.[36]

 

Stevenson’un reenkarnasyon araştırmalarının özellikleri [değiştir]

  • Vakaların ve verilerin ulaştığı miktarın çokluğundan, reenkarnasyon taraftarları için teorinin doğru olduğu kesin sayılır.
  • Araştırmaların büyük bölümü üniversiteler tarafından gerçekleştirildi.
  • Madde ve metodlar açıkça ortaya konulmuştur.
  • Uzman dergilerinde bilimsel tartışmalar olmuştur.
  • Dört üniversite tarafından tekrarlanan deneylerin benzer neticeler gösterdigi bilinir.
  • Araştırmalar dinlerden bağımsız gerçekleşmiştir.
  • Araştırmalarda maddi çıkarlar gözetilmemiştir.
  • Araştırma tekniklerindeki titizlik eleştiriciler tarafından da kabul edilmiştir. Tartışma konusu sadece verilerin yorumu üzerinedir.

 

Sembolizm'de reenkarnasyon

Eski uygarlıklarda ve çeşitli geleneklerde ruh göçünün simgelenmesinde şu sembol ve sembolizmlerin kullanıldıkları ileri sürülür: Kuyruğunu ısıran yılan, ağaca dolanmış yılan, kelebek, spiral, feniks, mumya üzerine konulan ankh, kemik, daire, bilgi ağacının ya da hakikat ağacının meyvesinin yenilmesi, yaşam çarkı (budizm), geyik (şamanizm), ırmağın karşı kıyısına geçen ak koyunun kara koyuna dönüşmesi (Gal), suyun bir vazodan ötekine aktarılması (eski Yunan). Fakat bu semboller tekanlamlı olmadıklarından, yalnızca ruh göçünü simgelemek üzere kullanılmadıkları, çokanlamlı bu sembollerin farklı bağlamlarda farklı anlamlarda kullanıldıkları belirtilir. [37]


Notlar ve Referanslar

  • 2 Bellow's translation of Helgakviða Hundingsbana II.
  • 3 "Şamanizm",ELİADE, Mircea.
  • 4 “Semboller Ansiklopedisi, SALT,Alparslan. Ruh ve Madde Yayınları, 2006,İstanbul
  • 5 The history of Tai Shang Lao Jun
  • 6 Reincarnation: Socrates to Salinger
  • 7  Wikipedia-fr
  • 8  Reincarnation by JJ Dewey
  • 9  Heresy
  • 10 Wikipedia-fr
  • 11 Wikipedia-fr
  • 12 anatema
  • 13 Much of this is documented in R.E. Slater's book Paradise Reconsidered.
  • 14 Tommaso Palamidessi, Memory of Past Lives and Its Technique, ed Archeosofica, 1977
  • 15 “Dharma Ansiklopedi”,SALT,Alparslan ve ÇOBANLI,Cem,Dharma Yayınları,İstanbul,2001,s.141- “Dictionary of Mysticism”, DRURY, Nevill.– “Gnosticism”, EYLON,Dina Ripsman.
  • 16 “Dharma Ansiklopedi”,SALT,Alparslan ve ÇOBANLI,Cem.Dharma Yayınları,İstanbul,2001,s.141- “Dictionary of Mysticism”, DRURY, Nevill.– “Gnosticism”, EYLON,Dina Ripsman.
  • 17  Heresy
  • 18 ”Les cathares et la réincarnation”, Editions Payot, Paris, 1971
  • 19 Wikipedia-en
  • 20 Wikipedia-fr
  • 21 "Bilinmeyen Mevlana", YILMAZ, Burhan. Kozmik Kitaplar- "Mevlana", Bilim Araştırma Merkezi Yayınevi- "Reenkarnasyon", ÇOBANLI,Cem. Dharma Yayınları
  • 22 Wikipedia-en
  • 23 "Yunus Emre",BAŞGÖZ,İlhan.
  • 24 Wikipedia-fr
  • 25 "Ruh ve Kainat", RuUHSELMAN, Bedri. Gayret Kitabevi,1946,İstanbul.
  • 26 Boulting, 1914. pp. 163-64
  • 27 "Encyclopedia of Mystical and Paranormal Experience", GUILEY, Rosemary Ellen. Grange Books, London,1991
  • 28 Steiner, various dates
  • 29 Theosophy and reincarnation
  • 30 Wikipedia-fr
  • 31 Cadoret, Remi. Book Review: European Cases of the Reincarnation Type The American Journal of Psychiatry, April 2005.
  • 32 Rockley, Richard. Book Review: Children who remember previous lives
  • 33 Wikipedia-fr
  • 34 Ian Stevenson; Sought To Document Memories Of Past Lives in Children
  • 35 Stevenson, Ian (2003). European Cases of the Reincarnation Type.
  • 36 Tucker, 2005
  • 37 “Semboller Ansiklopedisi, SALT,Alparslan. Ruh ve Madde Yayınları, 2006,İstanbul
  • 38 IMDb Keyword: Reincarnation

REKLAM ALANI

Reklamı Kapat
Bugün 4 ziyaretçi (36 klik) kişi burdaydı!

Zirve100 Site ekle
Eğitim
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol