Herkesin kalbine giden yol midesinden geçer!
Sevgiliniz evinize geldiğinde fırında ısıtılmış ama hala yarısı donuk hazır pizza yiyip, kola içerek film izlemek size düşündüğünüz kadar puan kazandırmıyor olabilir. Sevgiliniz yoksa da işte buyrun size gayet elle tutulur bir sebep.
Kendi hazırladığınız şık bir yemek, güzel soslar, taze taze meyve suları ve elbette önceden hazırlanmış şirin bir sofra ile zafere giden yolda sizi kimseler tutamayacak! Tabii ki tek amacımız ilişkisel durumlar değil, arkadaşlarınız arasında yemekten anlayan biri olarak bilinmek, sizi beklediğinizden daha popüler yapabilir.
Annenizin nasıl gözüne gireceğinizi ve bunun size sağlayacağı faydaları da hesaba katmalısınız. Hepsini bırakın, yemek yapmak ve hazırladığınız tabağın karşısına geçip şöyle bir bakmak ne kadar keyifli bir hadise inanamazsınız. Mutlaka muhteşem bir aşçı olmanız da gerekmiyor.
Sadece birkaç yemeği iyi yapmayı "ezberleyip", aynı spesiyalinizi aynı kişiye birden fazla kere yapmamaya dikkat ettiğiniz sürece, ortada bir problem olmayacak. Tabii burada size blöfçünün rehberi gibi bir yazı sunmuyoruz ama bu konu önemli: Aynı yemeği birden çok defa aynı kişiye yapmamak! Bu kurala dikkat ettiğiniz ve tanıtımınızı her imkân bulduğunuzda yaptığınız sürece, "muhteşem bir aşçı"dan hiçbir eksiğiniz yok demektir, en azından görünüşte! Yapılamayacak bir şey olduğunu düşünmemeniz kâfi. Yani olayı önce kafada bitirmeniz gerek. Artık gerisi, biraz pratik (anneler ne güne duruyor), biraz çalışma (televizyonda Mtv'den başka kanallar da var!), biraz da motivasyon (okulda arka sıranızda oturan platonik aşkınızı düşünün.)
Anneniz "ne oluyor burada" diye mutfağa dalıp operasyonu yarıda kesmesin diye kısa süre önce sofra toplama, bulaşık makinesi boşaltma gibi, hor görülen ama mutfağın asıl ağır işleri olan görevleri yapmaya başlamak iyi bir fikir olabilir.
Elbette bir başka ve daha kolay yol da, "anne, durum bu, amacım bu, bana bu işi öğret" demektir. Direk yaklaşım adını verdiğimiz bu yöntem, çoğunlukla sempatik görünür ve işe yarar. Bir önceki yoldan tek farkı bulaşık makinesini hala kardeşinizin boşaltıyor olmasıdır.
Mutfakta annenizi izlemelisiniz. Tariflerde, "tavukları sote edin" yazar ama nasıl sote edileceği yazmaz! Soğan nasıl doğranır, tavla zarı gibi nedir, pembeleşinceye kadar demek ne, kefini almak neye benzer, muskat ne menem bir şey, tart ile turtanın farkı var mı, kulak memesi kıvamı nedir (aslında adından belliymiş bunun ne olduğu) gibi soruların cevapları kitaplarda yazmaz.
Kitaplar, bunları bildiğinizi varsayar. Bunları ancak, bilen birinin yanında öğrenirsiniz. Bizler, ofsaytın ne olduğunu bilen, analitik düşünme yeteneğine sahip bir milletin evlatlarıyız, bize uzak birkaç tabirin anlamını öğrenmekten ne çıkar?
Herkesin kalbine giden yol midesinden geçer!
Mutfak malzemelerinin nasıl kullanılacağını, tavuğun sinirini nasıl çıkaracağınız, ancak anneler izlenerek öğrenilecek şeylerdir. Annenizi izleyin. Hatta ufak işleri yapmak için iznini isteyin. Bu, sizinkinin öylesine bir heves olmadığını görmesini sağlayacak. Hem anneniz size bir şeyler öğretmek için artık gerçekten istek duyacak hem de siz aranızın giderek daha iyi olmaya başladığını göreceksiniz.
Yemek, erkekler kadar kadınların da kalbine giden yoldur. Bakın, hayatınızdaki en önemli kadının kalbini daha ilk yemeğinizi yapmadan kazandınız bile…
Artık daha profesyonel düşünmeye başlayabilirsiniz. Bir amacınız var ve artık bu amaca daha yakınsınız. Yavaş yavaş kendi yemeklerinizi yapmanın zamanı geldi. Televizyonda yemek programı gördüğünüz zaman, kanalı değiştirmeden önce bir göz atmayı deneyin.
Elde hijyen eldiveni, ev hanımlarını toplayıp her gün dolma tarifi veren programlardan çok daha doyurucu ve vizyon sahibi programlar var artık. İnternette, hem malzemeleri tanıtan hem de güzel tarifler veren siteler var. Örneğin burası ve burası. Tarif bulmanın en iyi yollarından biri de aylık yemek dergileridir. Hem yapılış aşamalarının hem de sonucun resimleri olduğundan bunlar size kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca yemek dergileri, bir sürü püf noktayı öğrenebileceğiniz kaynaklardır.
Örneğin risotto yapmak çok şık bir şeymiş gibi görünebilir. Ama tutturması da bir o kadar zordur. Şunu aklınızdan çıkarmayın, birkaç kere denemeden bir yemeği misafirinize sunmak, muhtemel başarısızlığı baştan kabul etmek demektir. İlk denemelerinizde kolay şeyler seçin.
Makarna, çeşitli soslarla oldukça zengin görünen, lezzetli ve kolay bir yemektir. Makarna sevmeyeniniz var mı? Tarifine uygun yaptığınız bir makarna ve lezzetli bir sos, ilk tecrübeleriniz için uygun bir yemek olacak. Tavuktan da vazgeçmeyin. Makarna ve tavuk, televizyon ve kumanda gibi ayrılmaz bir ikilidir. Birlikte kullandığınızda maksimum verimi alırsınız. Tavuğu nasıl pişirirseniz pişirin ama çok pişirmeyin. Tavuk pişmemiş gibi görünürken aslında çoktan pişmiş olan garip bir yiyecektir. Çok pişen tavuk, kuru olur. Kuru tavuk, lezzetsiz olur. Lezzetsiz tavuk pişiren aşçı... Neyse, uzatmayalım, ana fikri anladınız.
Tabii kabul ediyoruz, yemek yaparken aslında o kadar şirin görüneceksiniz ki sonuç rezalet bile olsa birilerinin gözüne mutlaka gireceksiniz. Bir de renkli renkli önlükler vesaire kullanırsanız, altını yaksanız bile eserleriniz ilk seferlerde hep gülücüklerle karşılanacaktır. Bu şirinliği artık ne amaçla kullanacağınız da size kalmış!
Birkaç işe yarar yemek linki de vermeden edemeyeceğiz doğrusu, aklımızda kalır şimdi. Çok şık tarifler için buraya, buraya ve buraya bakabilirsiniz.
Yine İngilizce olmakla beraber bu arada ufkunuzu açabilecek bir site daha var.
Burada ve burada da Türkçe tarifler bulabilirsiniz…
|