GENÇ OGRETMEN
ANASAYFA
İLETİŞİM
ONLiNE DERSANE
KARİYER
EGİTİM
KULTUR-SANAT
HOBi
SPOR
GEZi
MUZiK
SAĞLIK
YAŞAM
TEKNOLOJi
SİNEMA
KiTAP
ALTERNATiF TIP
EGLENCE
OYUNLAR
ARŞİV
=> Osmanlıca dersleri
=> İslami fontlar&jijler
=> Evren bilim / Kozmik bilinç
=> Kozmik ve Beşeri Devinimler
=> Nefes Alma Teknikleri
=> CANLI YASAMIN TEMELI VE BILINCLI SIFA ENERJISI: SU
=> GİRİŞİM PRENSİBİ ve ESİR TEOREMİ
=> Kundalini Belirtileri Ve Semptomlari
=> ILAHI NUR: Bir Sunus
=> Dünyaya Zarar Vermeden Yaşamak
=> Kozmik Beden temizliği
=> Kozmik Işınlar Üzerine
=> Ankaranın Turistik Yerleri
=> ARABALAR
=> Aşık Veysel şatıroğlu Hayatı
=> Asit Yağmurları
=> Atmosfer Nedir?
=> Atomun Tarihi
=> Aya ikinci insan
=> Ayasofya Hakkıda
=> Aylar ve Anlamları
=> Azot ve Karbon Döngüsü
=> ASTROFİZİK
=> Uzun Evliliğin Formülü
=> kapadokya nasıl oluştu?
=> 18 Mart Çanakkale Zaferi
=> Kornea Nakli
=> Akupunktur Nedir
=> Bilgisayarı Kim Buldu Tarihçesi icadı
=> Bilim Ve Teknoloji
=> 1071 1453 arası önemli savaşlar olaylar
=> Ekran koruyucu indir
=> Winamp skinler
=> Beyaz Perde Yaratıkları
=> Dinozor Müzik Grupları
=> Sokakta gerilla işi sanat
=> Küresel ısınma
=> İklim değişikliğinden neden korkuyoruz?
=> Küresel ısınmanın etkileri
=> Böyle giderse neler olacak?
=> Kimler sorumlu?
=> Küresel Isınma ve Türkiye
=> Kyoto Protokolü
=> Fotoğraflarla Küresel Isınma
=> Neler Yapabiliriz?
=> Küresel Isınmaya Karşı Duranlar
=> Kaynakça
=> Herkesin kalbine giden yol midesinden geçer!
=> Kolayından Çin yemeği hazırlıyoruz
=> Çorbada tuzumuz olsun
=> Vitaminli yazı
=> Aşçıbaşı Testi
=> Mutfak canavarı
=> Modern Türk mutfağının kahramanı
=> Ah çikolata!
=> Baharat karnavalı, Hint mutfağı
=> Gözünüzü 4 Açın
=> Programlar
=> Kriptoloji
=> Michael Jackson
=> Reenkarnasyon
=> Mistisizm
=> Parapsikoloji
=> Atlantis
=> insan Beyni Allaha inanmaya Programlanmis
=> Kuran Bilimi Kurtardi
GÖRÜŞ KABİNİ
TOPLiST
DiNi YAZILAR

Ekol Hoca Din dersi Matematik Nişanlık Modelleri
Modern Türk mutfağının kahramanı

Modern Türk mutfağının kahramanı

Modern Türk mutfağının kahramanıEyüp Kemal Sevinç, Hilton ParkSA Oteli'nin Executive Şefi, ayrıca Türk Yemek Milli Takımı'nın kaptanı. Başarılarına bakıp kelli felli bir adam bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Genç, sempatik, eğlenceli bir adam kendisi. Üstelik onu televizyondan da tanıyorsunuz…

Önce kendinizi anlatır mısınız biraz?

Topraktan ve babadan gelen meslekle ilgili bir bağımız var öncelikle. Benim babam göçmen, o da aşçılık yapıyordu, annem de Bolulu. Memleket durumu benim için çok önemli değil ama babamdan aldığım ilgiyle mesleğe başladım. Önce turizm istedim, servis bölümünden başladım, barda çalıştım. Daha sonra mutfakta çalıştım ve mutfağın bana daha uygun olduğunu görünce orada kalmaya karar verdim. Borsa'da, Çırağan'da, Crown Plaza'da çalıştım, Almanya'da ve İngiltere'de çalıştım ancak mesleğim için en önemli adım 1995 yılında yapılan bir yemek yarışmasına katılmam oldu.

O dönem Alman bir şefle çalışıyordum, Türkiye birincisi oldum, hedeflerim yükseldi, motivasyonum arttı. 1995-2005 arasındaki 10 yıllık süre içinde çok şey yaptım; hem Türk mutfağı hem de kendi gelişimim anlamında müthiş bir dönem oldu benim için. 100'den fazla yarışmaya katıldım, bir çoğunda da ödül aldım.

Bu attığınız adımlar daha çok şans mıydı yoksa "tamamen tırnaklarımla geldim" mi dersiniz?

Aslında bunların hepsinin başında eğitim var. Kendinizi devamlı geliştirmeniz gerekiyor. Kazancımın yarısından fazlasını eğitime yatırdım, hem yurt içi hem yurt dışı eğitimler aldım. Planlı programlı çalışmak gerekiyor, vizyonunuzun olması gerekiyor. Kısa, orta ve uzun vadede hedefler koymanız gerekiyor kendinize, ben de böyle yaptım. 1 yıllık, 3 yıllık, 5 yıllık planlar yapıyorum kendime. Bunları uyguladığım zaman yaptığım işin hem kişiliğinize hem de maddi durumunuza faydası oluyor. Kendinize yatırım yaptıkça daha fazla kazanmaya başlıyorsunuz tabii; bir de geliştiğinizi hissediyorsunuz. Dünya mutfakları kadar bilgisayar, yabancı dil gibi konularda da gelişme programları yaptım. Yurt dışında neler oluyor takip etmek için fuarlara katıldım biriktirdiğim paramla.

Peki şu anda ne yapıyorsunuz?

Akademik çalışmalar yapıyorum. Artık kendimi geliştirdim ama benim de geliştirmem gereken kişiler var, ben de Kız Meslek Liselerinde dersler veriyorum. Almancamı geliştirmeye çalışıyorum, internet üzerinden üniversiteye gidiyorum. Bir takımımız var, Türkiye Aşçılar Milli Takımı. Türk mutfağının gelişmesi ve güncelleşmesi için devamlı çalışmalar yapıyoruz, ayda bir kez toplanıyoruz, yarışmalardan önce bir ay kampa giriyoruz.

Bu takım nasıl bir şey?

25 kişi kadarız, Türkiye'den ve yurt dışından. Ben kaptanlığını yapıyorum şu an. Değişik yarışmalara katılıyoruz, örneğin önümüzdeki Kasım'da Moskova'da, Şubat'ta İngiltere'de, Nisan'da Dubai'de yarışmalar var. Programımız yoğun anlayacağınız.

Yarışmalarda yapılan şey, Türk mutfağını temsil etmek mi yoksa reforme etmek mi?

Girdiğimiz yarışmaların farklı özellikleri var. Süsleme sanatı bölümü var; pasta süslemesi, badem ezmesi çalışmaları, yağdan heykeller… Diğer bir bölüm, display denen, tadılmayan, sadece görüntüsüne bakılan bölüm. Soğuk yemekler var burada; balık, et, tavuk gibi. Diğer bölüm canlı yarışma. Sıcak, soğuk, tatlı olarak ayrılıyor ve bunların içlerinde de kategoriler var; et, balık, tavuk, mantar, sebze, avokado, pirinç, çorba gibi otuza yakın yarışma var. Bu tarz yarışmalarda yaptığımız şey şu: Türk topraklarında yetişen malzemeleri, Türk mutfağının özelliklerini, baharatını, salçasını kullanarak modern bir Türk yemeği görüntüsü ortaya çıkarmak. Türk mutfağını reforme etmek değil bu, yani bir pastırmalı fasulyeyi farklı şekilde tekrar yapmıyoruz. Yeni bir yemek ortaya çıkarıyoruz.

Modern Türk mutfağının kahramanıBaklava hamuru içinde lüferinizi biliyoruz. Bunları ortaya çıkarmak, sizinle ilgili kişisel bir yetenek mi yoksa zamanla çalışarak olan bir şey mi?

Günümüzde servis edilen yemeklerin bir çoğu deneme yanılma ile ortaya çıkan yemekler. Buzdolabı yokmuş, fasulyeyi güneşte kurutmuşlar, haşlayıp kabuklarını ayıklamışlar, salçalı sosta pişirmişler, sonunda hadi biraz pastırma da koyalım demişler ve bu yemek günümüze gelmiş. Birisi bir günde yapmadı bunu. Bu aylarca, yıllarca, asırlarca deneyerek ortaya çıkan bir kültür. Buna, "bizim mutfağımız bu kadar, sıcak yemek 20 çeşit, soğuk yemek 30 çeşit, daha fazla olamaz" diyemeyiz. Fatih Sultan Mehmet domatesi görmeden vefat etti, o zaman Türk mutfağında domes yoktu. Bugün Türk mutfağının yüzde altmışı domatestir. Sıcak yemeğinde de var, soğuk yemeğinde de var, salatasında da var, mezesinde de var. Bu adam domatesi görmeden ölmüş olamaz diyorsun ama öyle.

1650'li yıllardan sonra domates, Güney Amerika'dan Avrupa'ya, oradan Türkiye'ye geldi. Şimdi düşünüyorsun, örneğin avokado, beş yıl önde "avokado Türk topraklarında yetişir" deseydin dalga mı geçiyorsun derlerdi. Bugün Antalya'da yetişiyor, yavaş yavaş da mutfağımıza entegre olmaya başladı. Bugün "Türk mutfağında avokado vardır" diye kime söyleseniz kovalarlar, "Yürü git kardeşim" der eski duayenler. Ama şimdi düşünüyorum, 10 yıl sonra avokado, Türk mutfağındaki yerini alacak.

Yani ev hanımları da kullanacak mı?

Kesinlikle, zaten normal pazarlarda bile satılıyor artık. Tanesi bir milyon. Ben avokadolu çoban salata yapıyorum, çok da lezzetli oluyor. 10 yıl sonra çorbalarda, sıcak soğuk yemeklerde kullanılıyor olacak. 50 yıl sonra aynı domates, salatalık, biber gibi mutfağın ayrılmaz bir parçası olacak. Mutfağımızı birkaç malzeme ile sınırlayamayız, çeşitlerin artması gerek. Yurt dışına baktığımızda Türk mutfağı zaten belli şeylerle anılıyor: döner, baklava, şiş kebap… Araplarla da karıştırılıyoruz. Bilinmemesinin en önemli sebebi de güncellenmemesi ve global hale getirilmemesi. Ben bunun mücadelesini veriyorum; Türk mutfağı, herkesin anlayabileceği tarzda bir mutfak olsun. Mumbar dolmasını bir Avrupalıya yediremezsiniz. Türk mutfağında ağır, güncel yemek tarzına uymayan bir sürü yemek var, bunları yabancılara yediremezsiniz. Bu yüzden yaygınlaşmıyor, yurt dışında kimse yatırım yapmıyor, kimse gelmez diye restoran açmıyor, onun yerine İtalyan restoranı açılıyor. İtalyanların en büyük avantajları, mutfaklarını güncellemeleri ve tarifleri kolaylaştırmaları. Bu yüzden en pratik, en ekonomik, en kolay mutfaklardan biri.

Sadece biz yaymaya çalışmayalım kültürümüzü, yabancı vatandaşın biri de alsın bunu menüsüne eklesin istiyoruz. Bugün Türkiye'deki menülere bakın, İtalyan'ı var, Fransız'ı var, Uzakdoğu'su var, Mısır bile var. Yurt dışında gidin bir 5 yıldızlı otelin retoranına, bakın bakalım bir Türk yemeği var mı, neden New York'taki Ritz Carlton'da bir hünkar beğendi yok, mahluta çorbası servis edilmiyor? Türk topraklarında yetişen ürünlerle pratik tarifler geliştirip yeni bir Türk mutfağı oluşturmayı kafaya koymuş durumdayım. Baklava hamuru içindeki lüfer de işte böyle ortaya çıktı. Baklava hamuru sadece tatlı değil, tuzlu olarak da servis edilebilr, lüfer de bizim denizlerimizden çıkan en lezzetli balıklardan biridir. Çok da şık ve lezzetli bir yemek oluyor sonuçta.

İleride kendinizi, dünyada bu işi bilen insanların tanıdığı biri olarak görüyor musunuz?

Hedeflerimden bir tanesi, Türkiye'de en bilinen şef olmaktı, sonra Avrupa'da sesimi duyurmak istiyordum. Şu anda o noktaya yaklaştım, Avrupa'da gastronomi alanında kendini geliştirip bir yere gelmiş bir çok şef artık beni tanıyor. En son Le Monde ile bir röportajım oldu. Bundan sonraki hedefim bütün dünyaya sesimi duyurmak. Şu anda Avrupa kısmındayım, daha sonra dünyaya geçeceğim.

Türk mutfağı hakikaten bizim düşünüdüğümüz kadar zengin mi, dünyanın sayılı mutfaklarından biri mi?

Körler sağırlar birbirini ağırlar diye bir laf vardır bilir misin? (kahkalar) Türkiye'de 100 kişiye "dünyadaki en iyi dört mutfağı sayın" diye sorduğumuzda, birinci sırada %95 oranla Türk mutfağı olacaktır. Dünyanın değişik bölgelerinde bunu yaparsanız çok çok alt sıralarda kalacaktır. Avrupa'da böyle, Amerika'da biraz daha iyiyiz, Uzakdoğu'da ondan da biraz daha iyiyiz. Bu, mutfağımızın onların da damak tadına uygun olmasından kaynaklanıyor. Ama dünyanın geneline baktığımızda kendi kendimizi kandırdığımız ortada. Tüm dünyanın bildiği mutfakları sıralayacak olursak, Fransızlar, İtalyanlar, Uzakdoğu, bunlar en başı çekenler. Son 5-6 yıldır füzyon denen şey , Uzakdoğu'yu yükseltti. Akdeniz, arkasına bir rüzgar aldı. Akdeniz denince sadece İtalyan düşünmeyin, Cezayir, Tunus, Fas, hepsi dahil.

Bir de ülke mutfağı olarak değilse de en son trend avantgarde mutfak. Kimyasal ve organik çalışmaları yapılıyor; karpuzlu havyar, ahududulu bira, avokadolu bira, inanılmaz çalışmalar var. Şu anda bu inanılmaz popüler olmaya başladı. Laboratuvar ortamında çalışıyorlar. Biz gerçekten bu konuda çok geri kalmış durumdayız, bu adamlarsa uçuyor artık. Bu adamlar sıcak jöle yapmışlar, erimiyor. Bunlar hep ar-ge çalışması aslında.

Modern Türk mutfağının kahramanıExecutive Şef olunca, hala yemek yapılıyor mu?

Görevimizin gerektirdiği şey, hiçbir şeyi kaçırmadan gözlemlemek ve çarkı yönetmek. Bizim endüstriyel mutfaklarda tek bir bölüm olmuyor, ana üretim mutfağı, servis mutfağı vesaire. Bunların hepsinin çok iyi bir şekilde organize edilmesi gerekiyor. Personelin eğitimi, onların organizasyonu sizin sorumluluğunuzda. Malzemenin giriş çıkışı, sağlıklı koşullarda üretim, her şeyin zamanında yetişmesi için bir zaman çizelgesine bağlı çalışılması gibi konuları takip etmeniz gerekiyor. Bu sebepten dolayı yemek yapmaya çok fazla vakit olmuyor.

Panik ortamı oluyor mu zaman zaman mutfakta?

Yok, iyi bir organizasyon kurduysanız olmuyor. A la carte servislerimiz var, misafirin isteği üzerine yapılır. O a la carte servisi saat 19:00'da başlar, 23:00'te biter. O sırada verilecek bütün siparişler sırasıyla yapılır ve çıkar, elbette ön hazırlığımız da vardır.

Diyelim ki beş masa aynı anda gelir, siparişler mutfağa gider, bu beş masanın siparişleri yapılmaya başlar bu arada başka masalar gelir, onların siparişleri derken tabii ki mutfakta çok seri bir üretim yapılmaya başlanır. Bu, karmaşa demek değildir, yapılacak iş ve bunu kimin yapacağı bellidir, tabaklar bellidir, ne kadar zamanda çıkacağı bellidir, zaten aynı şeyler sürekli servis edilir. Menüler mevsimsel olarak değişiyor. Seri olmak zorundasınız yani, sipariş masadan alındıktan sonra ilk yemeğin 12 dakika içinde, ana yemeğin 20 dakika içinde masaya ulaşması gerek. Daha uzun sürecekse menüde yazar bu, 25 dakikada çıkar. Her restoranda vardır bu standartlar, fast food'cuda da vardır, lahmacuncuda da.

Tabak dekore edilirken her şey yenecek malzemeden mi olmalı?

Kesinlikle. Her şey naturel olmalı, ben son bir yıldır dekorasyon yapmıyorum. Naturel, organik ürünler kullanıyorum. Yaptığım tabaklara ekstradan şunu da koyarsam güzel olur demiyorum. Zamanında yaptım elbette ama gözlemlerin şöyle oldu: Vatandaş onun dekor olduğunu anlayarak çatalıyla kenara koyuyor, aslında yenecek bir şey o da oysa. Yemeği yiyor, o dekor yenmeden geri geliyor. Hoş görünmesini sağlıyor gibi görünüyor ama bence sağlamıyor. Siz o tabağa taze, naturel, iyi pişmiş bir yemek koyduğunuz zaman o zaten yeterli, yemeğin kendi renkleri tabağı gösteriyor. Çok gerekli olmadıkça artık hiç kullanmıyorum. Bir Uzakdoğu yemeğinin üzerine çat diye koyduğun dekoru hünkar beğendinin üzerine koyamazsın, onun zaten kendine has güzel bir görüntüsü vardır.

Çok basit tariflerden çok sevdiğiniz, anne mutfağı yemeklerinde vazgeçemediğiniz bir şey var mı?

Ben zeytinyağlı taze fasulyeyi çok severim. Zeytinyağlı her şeyi çok severim zaten. Bakla, enginar, kereviz, bunlara bayılırım. Fasulye dediğim gibi ama güzel yapılacak, soğanı domatesi bol olacak, sarımsağı olacak. Yemek seviyorum ben. Taze yapılmış salata çeşitleri, mümkünse ekstra sızma zeytinyağlı… Kendi yarattığım yemekleri daha çok seviyorum tabi, örnek verecek olursak baklava hamuru içinde lüfer balığı! (kahkalar)

Taze fasulyeye koyduğunuz özel bir şey var mı?

Bir baharat karışımım var, tabii bunun ne olduğunu söylemeyeceğim. Bunu bir çok yemekte kullanıyorum, genellikle kırmızılarda. Beyaz yemekler için üzerinde çalıştığım bir karışımım var. Kendi reçetemi yaratıyorum yani. Onun dışında kullandığım çok ekstra bir şey yok. Kaliteli ve taze ürün. Tabii ki bir de sevgi. (kahkahalar)

Jamie Oliver ve Ainsley Harriot gibi isimler hakkında de düşünüyorsunuz?

Şeflik anlamında baktığınızda Jamie Oliver kendini geliştirmiş ve bir tarz yaratmış bir vatandaş. Hafif salaş bir tarzı var ve taze ürünler kullanıyor. Gastronomi dünyasında çok ciddi şefler var ve tarih yazıyorlar. Şefleri düşündüğünüz zaman asık yüzlü, sert biri gelir aklınıza, bu imaj yavaş yavaş kırılmaya başladı. Göbekli şef imajını yeni jenerasyonun değiştirmesi gibi. Asıp kesen değil, paylaşan, pozitif enerjili, girişken, yaratıcı yanı güçlü, zamanını çok iyi kullanan, insanlarla ilişkileri güçlü bir şef akımı var. Bu şovmenler de bu akımın temsilcileri. Hem şef hem şovmen demeli aslında.

Modern Türk mutfağının kahramanıElinde hijyen eldiveni yemek yapan kadınların hazırladığı programlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Selçuk Kuzu vardı eskiden, biz hayrandık kendisine…

Selçuk Kuzu hem sohbet hem muhabbet hem değişik yemekler, hakikaten iyi bir programdı. Bizde bu işler biraz yavaş çalışıyor. Yurt dışına baktığınızda inanılmaz yemek programları, gastronomik programlar var. Bizde de zamanla olacak. Hijyen eldiveni takarak yemek programı yapılmaz kardeşim televizyonda! Gerekli bir durum olur, o eldiveni takarsın, o eldivenin bir özelliği vardır. Diyelim ki balık ve arkasından sebze yapacaksınız, önceden balığı ayıklarken o eldiveni takarsın, bunun bir anlamı vardır. Ama soğan doğrarken eldiven, patates yıkarken eldiven, saçma sapan bir durum. "Bakın ben çok güzel program yapıyorum elimde de eldiven var", bu böyle olmaz, o eldivenin mantığını da insanlara göstermen gerek. Rende yapıyor, eldivenle, böyle bir şey yok. Evindeki vatandaş nasıl yapıyorsa sen de öyle yapacaksın, vatandaş evinde kıymayı eldivenle yoğurmuyor, soğanı eldivenle kıymıyor.

Ben Türkiye'deki yemek programlarındaki kalitenin çok düşük olduğunu düşünüyorum. Birkaç yeni program var iyi, CNN Türk'teki "A la Carte" mesela.

Türkiye'de şefi tebrik etme durumu var mı?

Belli ölçüde var. Herkeste yok ama var. Şefi tebrik etme aslında nasıl olur biliyor musunuz, şef kendine güvenecek, diksiyonuna, giyimine kuşamına, hitap şekline, insan ilişkilerine özen gösterecek ve restoranı dolaşacak, masalarla tek tek ilgilenecek. Ondan sonra tebrik etmeyi bırak, alkışlarlar. Bizim Türk şefleri bunları yapsa çok büyük değişiklikler olur.

Son olarak, bu işe bulaşmak için ne yapmak lazım?

Bizim mesleğin popülerliği son yıllarda tırmanıyor, bu ileriki yıllarda da devam edecek. Bu yüzdendir ki üniversiteler ilgili bölümleri açmaya hızla devam ediyorlar. Türkiye'de şu an 4-5 üniversitenin ilgili bölümleri var. Harran Üniversitesi'nde ilgili bölüm var, Konya Atatürk'te var, Marmara ve Boğaziçi hazırlıklara devam ediyor. Meslek liselerinde önceden mutfak bölümü bir tek Tekirdağ'dakinde vardı. Şimdi İstanbul'dakilerde de var. İlgiye paralel olarak bu imkanlar artıyor, inanılmaz bir ilgi var ve artı ihtiyaç da var. Şu an Akdeniz bölgesinde 14 yeni büyük tesis açıldı, küçükleri boşverin. Her birinin mutfağında en az 100-150 kişinin çalışması gerekiyor. 14x150, 2000'den fazla kişi yapar, bunlar nereden gelecek? Bu istihdamı karşılayacak eğitimli personal yok. Bütün Türkiye'de düşünseniz 300 eğitimli personel vardır, 2000 nerede 300 nerede? Ne oluyor, insanlar kurslara yöneliyor, her gün birkaç mail alıyorum, kurs soruyor insanlar. Yurt dışında bu kurslar çok, Türkiye'de de bu yatırımların yapılması gerekli.

Eğitim konusu bizim işimizde çok önemli. İstanbul, Ankara, Akdeniz'de kesinlikle sadece bunun eğitimini veren okullar gerekli. Yeditepe'nin fiyatı sanırım 6000 dolar, fiyatların da uçuk olmaması gerek. 6000 dolar, bu meslek anlamında biraz fazla. Biraz daha düşük tutulması, burslarla, devlet desteğiyle yardım edilmesi gerekiyor. Aşçı olacak bu adam, benim için çok önemli bir meslek ama insanların gözünde mühendis var bir de aşçı var ("Aşçı olacak" derkenki tonlamasını duymanızı isterdik). 2000 doları anlarım mesela, staj yapar, çalışır, öder annesine babasına ama 6000 dolar epey çok. Tabii yurt dışında çok daha pahalı, 25.000 dolara kadar var. Türkiye'den giden yok mu peki, tabii ki var ama bunu tabana yaymamız lazım, ancak böyle olunca Ali amcanın Veli amcanın çocuğu da gidecek.


REKLAM ALANI

Reklamı Kapat
Bugün 4 ziyaretçi (39 klik) kişi burdaydı!

Zirve100 Site ekle
Eğitim
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol